30 Kasım 2008 Pazar

Sabahlar....

Karamsar oluyorum çok .Neden ? Bilmiyorum. Gözüm hiç almıyor evdeki işleri yapmayı..yazılara başlamayı..nereden başlayacagımı bilme me meyi...
Gözüm almıyor
kalbim hiç almıyor
Bedenimi zorluyorum
kendime kızıyorum...
yataktan çıkıp kedi ve köpeğe iyi davranarak başlıyorum güne,hiç değilse

hasbiyenoaile

27 Kasım 2008 Perşembe

25 kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü.

ankaradaydık,üstte sag karede kendimizi gördüğümüzde şaşırdık Tuğba ile. Çünkü biz eyleme dahil değlmiş hissi içinde dışardan destekçi zihniyette yürüyorduk... Dövizlerden yazılanlardan sloganlardan arıkmışım gibi..
gittik işte...kanıtı da bu:)))
farklı sözlerle aynı yola çıkmak içinse bunlar..umudum açıktır....

26 Kasım 2008 Çarşamba

Ankara'ya Gittik

ve
kadına yönelik şiddetle mücadele günüydü.ve aynı gün -tesadüf-lambdaistanbul lgbt derneğinin yargıtaydaki kapatma davası-temyiz- mahkemesi vardı.
gece yolculugu,organizasyon hatalari. programi otobusde iken ilan etmeme nedenleri...sonucda o kalabalik gelemedi mahkemeye. biz birkac kisi idik .
Mahkemeden sonra kadına yönelik şiddeti açığa çıkaran-protesto eylemi için ankarada toplanan kadınlarla yürüdük......

23 Kasım 2008 Pazar

Yazamadım

sana bir şiir yazdım ..
yarım kaldı.
sana bir şiir yazamadım

Gerçek İncir


Safranbolu'da evlerin temeli kayaların üzerinde. O kütlelerin ,kanyonların üzerindeki evlerin dibinde incir ağaçları vardı ve hepsi de ham incir idi.
Benim bahçemde en güzel incirlerin yenip tükendigi mevsimin sonları olduğundan,habire her incire dalıyordum.
Nihayet Amasrada bir kenarda incir ağacı gördüm. Tırmandım duvara/uzanıp kopardım. Tamda o anda inciri ikiye bölerken"aa bu gerçek incir"dedim.
Arkadaşım deklanşöre bastığı an..o an.

21 Kasım 2008 Cuma

"Ağasarın Balını..." Türküsü

Bu gece İzmirli kadın arkadaşlarımın Türkü gecesi vardı. Buralardan istek yaptım. istek saatinde Ayşegül telefon açtı ve dinletti.
Çünkü bugün msn de sohbet ederken "istediğim türküyü" soran tek kişiydi .
işlem tamam.
Ağasarın balını/gel salını salını/ kadın cebinde taşır /senin gibi gelini..

teşekkürler..

24 e 10 kala ebruyu aradım.hala türkülü gürültül sesler geliyordu...ne zaman arasam 1 eksik olsada ararım.tarihin bir yerinde sarı bir yaprak.

20 Kasım 2008 Perşembe

Ey vallah hayat*

Bu sabah 11.00de yola çıktım. Trafik yoğun olmazdı,perşembeydi ve öğle saatleriydi...60 km yolu nasılsa 12.30 kadar alırdım. iyi de gittim. taki boğaz köprüsü yoluna girene kadar.. ileride yol kenarlarını yapıyorlar-hayır yıkıyorlardı..gıdım gıdım 1 saat geçti.
filizi aradım "basın toplantısına gecikeceğim"diye ama yanıt vermiyordu. merici aradım gergin bir ses tonuyla "ben duruşmaya gidiyorum filizi ara"dedi..
Trafik çok yoğun..dur kalk dur kalk..
Vardığımda bitmek üzereydi toplantı.bayağı kalabalıktı. soru cvp derken bitime yakın söz aldım.Almamam gerektiğini sonra anladım..
Çıkarken Hatice ile sohbet ediyordum.Wendo üzerine...ya ben oldum olası bu amaargililerle iletişim kuramadım.sanırım hata bende..herşeyi sonradan öğreniyorum.Wendonun 2 seans olduğunu da..
Belgin"sen lambdanın kurucu üyesisin neden gelmiyorsun.olağan üstü toplantı isteme hakkın var"dedi. istemiyorum.Oraya ait hissetmiyorum kendimi..
Basın Toplantısı bitti herkes kayboldu.
Mor çatıda toplantı varmış.kapıya vardım zile bastım kimse duymadı.belki de henüz gelmemişlerdi. herkes neredeydi.. ..taksim neden bu kadar kimsesizdi..bu kalabalık ve kimsenin olmama hali neden bukadar çok tu.
Sosyl.feminist Kollektif mekanına gittim.Biliyordum o saatte açık olmazdı..ama yinede gittim..
Bu kimseyi bulamama halimi biliyorum.kara bulutlar çoğalmaya başladı...Amargiye döndüm..Sigaralar tütüyor..hangi masa başına otursam orada sandalyem yok..
rafdan Kaosgl dergisi aldım.kapağın alt kısmında Umaay'ın sözü"dünyayı eşcinseller ve kadınlar yönetecek" ...hangi kadınlar hangi eşcinseller diye söylenerek dergiyi rafa geri bıraktım..
Çıktım.Arabamı aldım parkçıdan ,5 ytl..
Çukurcumanın arka sokalarından karaköy'e inmeye çalışıyorum..arabada caallas o canhıraş aryalarından birini söylüyor...
kara- gri renk içim...yol asfalt...boğaz köprüsü manzara..sakin sol şerit... düşünerek sürüyorum..sürükleniyorum avrupadan asyaya...
Arabanın bagajında "akşam kalırsam"la hazırladığım çantam var..
maltepe civarındayım telefonum çalıyor,ekranda fkarakuş yaıyor açıyorum"beni aramışsınız"diyor bir kadın sesi.ama filiz değil. "şaka yapıyor biri"diyorum içimden,ama ısrarlı ..burada filiz diye biri yok..af edersinizlerle kapatıyorum..
Evime geliyorum....çay koyuyorum ...bir fincan çay..evim görkemli yalnızlığım...
Telefonu kontrol ediyorum. Son rakam 8 olmayacakmış..

Kadın barınağı değil kadın sığınağı...

19 Kasım 2008 Çarşamba

sanki sahil kenti


ilk defa gördüm..belki bir daha görmeyeceğim.
bir birine değerek geçerken hayat..kadınlar kadın olmanın sorunlarını paylaşmak için bir araya geldikleeri yerlerde(van) resimler çektiriyorlar..geriye resim kalıyor..
Kocaeli,Doğubeyazıt,Hatay;Ankara...
Akşam güneş başını alıp gitmiş..kara bir soğuk düşmüştü aslında resmin fotoğraf makinasına..
Bildiğim budur

sosyalist feminist kolektif


3cu toplantida mekandayiz.
hayat daha yaşanılır olsun diye

17 Kasım 2008 Pazartesi

saklı tarih


Bize öğretilen tarih işe "biz"arasında başka bir tarih saklı.

1910 metre yükseklikde açan çiçeklerden bahsetmediniz. .. gittim gördüm..

Bize çalılardan dikenlerden duvarlardan ,çöllerden bahsettiniz. dünyanın oksijenlerini siz tükettiniz..

Bilemiyorum..

ne olacak şimdi...

iyi ama onlar nerede şimdi..


"Bu gördüğünüz kale Urartu'lardan kalmıştır,şurada insanları kesmişler, şu kanaldan kanlar oluk oluk akmış,..şu arka taraflarda ermeniler oturumuş. ama rusların kışkırtmasıyla müslümanlara saldırmışlar vs vs"""diye kale ve çevresinin tarihini anlatıyorddu küçük rehberimiz..
ben de safca soruyordum" şimdi kim var buralarda-cevap- müslümanlar var, "peki saldıranlar nerede"...?
Ah! birde kalelerin tarihinde kadın yok. asırlardır yıkık dökük duran kalelerde şövalyeler var,krallar var,cellatlar var,arenalarda dövüşen glatyatörler var..var da var..ama kadın yok.
tarih=erkek

Asfalt ve evimin yolu

evimizi çevreleyen 4 yola da asfalt dökülüyor.Asfalttan hoşlanmıyorum. ara yolların asfaltlanması şehircilik gerçeğine aykırı...yazın güneşle ısınır ve etrafa ısı yayar..hiç bir yağmur damlasını tutmaz. altında ve çevresinde kalan bitkileri yok eder. az ötesindeki bitkilerin su almasını da engeller...
oysa arnavut kaldırımı dedikleri o kare taşlar öyle mii..aralarından su da sızar ot da çıkar..

Demem o ki,sabah iş makinalarının sesiyle uyandım. Evimize gelen yolu toprakla doldurmuşlardı...söylemesen onu oradan almayacaklaar eminim..4 gündür o koca yğının üzerinden atlıyorum.Arabamı boş araziye park ediyorum..
İşmakinacılar"bize ne belediyeciye söyle"dediler..ee,dedim..size söyledimde kötü mü ettim.
Ya işte böyle,, işmakınacılar evimin yoluna toprak atarlar.Ama almazlar..
Belediye görevlisni buldum..ssöyledim..bekledim..de açıldı yol..