Köydeyim, dereli odanın penceresinde kuzey yamaçın koyu karanlığına bakıyorum. Halbuki ay ışığı var. Evin önünden geçen daracık toprak yola ağaca sarılan asmanın gölgesi düşüyor.
Bütün gölgeler simsiyah görünüyor. Taa uzakta Kertilin böldüğü vadide garip deresi akıyor.
Bir haftadır bu eve ses getirenler gitmişler. Vadinin derinliğinde boğulacak denli çaresizim..yalnızım...6 yaşında çocuğum.
Bu 57 rakamlı yaşımda neden köye gidiyorum. Neden çocukluğuma çıkıyor bütün yollar.
Gurbetten yılda bir gelen babam, hiç bir sorunu çözmeden bizi bırakıp giderdi. Sadece annem ve 2 kardeşim kalırdık.Ne büyük yalnızlıktı...karda kışta yiyecek bulmak ve yaşamak..
Akşamın olmasını hiç istemezdim. Karanlık basardı. Ve hiç bir kandil ışıtmazdı çocukluğumun gecelerini.
Sanırım annem hep hasta olurdu. İneklere köpeğe, tavuklara bakmak, eve su taşımak, odun çalı kesmek ,,taşımak.. çok zordu. Ve ben korkardım" ne yapacağım şimdi, bu kadar iş nasıl yapılacak, nasıl yetiştireceğim akşam kararmadan...ne yapacağım şimdi, annem aniden hastalanırsa nasıl yola taşırım... hikayeler ağırdı benim omuzlarım taşıyamıyordu.
Şimdi anladımki hiç uzağa gidememişim. Hiç ayrılmamışım köyden...hep içimde bir kenarda taşımışım orada döne döne çarpa çarpıla, bölüne çıkarıla kalan çocukluğumu. 4.6.2017