Birisine "artık hayal kuramıyorum" dedim de, "herkes hayal kurar demez mi...Ben bu sistem içinde ve geldiğim noktada artık hayal kuramıyorum. Onu yapsam bunu yapsam diyemiyorum...Bir akış işte öylesine ..
Sevgi, özlem, gitmek gelmek yok artık günlüğümün satırbaşlarında. Negatif değilim yine de, bazen pozitif bir his oluyor bende.
Bir şey canımı arkadaşı arar uzun uzun konuşur kritik yapar dertleşirdim eskiden. Şimdi telefon var, Kontör var ama arayıp laflamak istediğim kimse yok. Sanırım 40ından sonra değişti arkadaşlığın geniş ufukları , bakış açıları daraldı. Ben fark edemedim eskisi gibi "haydi sahile inelim, çay, bira içelim, şuraya gidelim, burada gezelim önerilerimin, birileriyle vakit geçirme gereksinimlerimin karşımdaki tarafından aynen anlaşılmadığını. Farklı olduğumu ben unutmuşken , ...fark ettim ki onlar hem unutuyor hem de hatırlattılar. Hani "ne unut ne de hatırlat" olacaktı.
Bir ara değil yıl yıl ay ay zaman zaman depresyonda imişim ben, karamsar ,öfkeli, işleri karıştıranlara karşı "şimdi ne olacak" diyen, hayatın yükü altında ezilirken, günümü daha da zorlaştıranları sonra fark ettim... Anlatacak halim yoktu, konuşacak halim zaten. Çok dağınıktı onlar, toplamak bana bırakılmıştı. Ve benim toplayacak enerjim sıfırdı. Depresyonda olduğunu göremeyen arkadaş, arkadaş mıdır.
Erkek kadın fark etmez yeter ki iki laf edeyim. Umutsuz boş hallerime ses olsunlar.. Arkadaşlığın cinsiyeti yoktur, Diyorum anlamıyor,,tam iki laflamak iyi gelecek derken ton ton yük alıyorum. Lafların sığlığı, günlerin sıkıntısını daha da artırırmış meğer...
Herkesle konuşacak bir şey ,bir konu vardır derim..ama o benim.
Devamlı aynı rüyaları görmek,,okula geç kalmak sınava geç kalmak, üniforma eksikliği..kalem,kağıt yokluğu..o ağır sıkıntı
sonra bir ev var. beton iç içe dar koridor annem ,bana yer ayırmamış..kötü düzeltilemez denli dağınık ev..bir bayırın eteğinde..aşağıda deniz var. evin önünü kapatıyor başka yapılar.. köydeki, zornguldaktaki evin karışımı..biraz da gebzedeki ev...