Bu gün Üsküdar adliyesinde bir tecavüz davası için mahkeme salonunda idik.Mağdurlaştırılan kızın arkadaşlarıyla eğleenirkeen çektirdiği fotoğrafını sanık avukatı mahkemeye" buyrun tecavüzden psikolojisi bozulmuş kişi böylemi" olur diye sununca, izleyici sıralaarında kafamdan kaynar su döküldü.
Taciz/tecavüze uğrayıp ölmemizi, yaşamdan kopmamızı,hayata küsmemizi istiyorlar. Zinhar gülerek,eğlenerek fotoğraf çektirmeyin, yoksa tecavüze uğradığınıza kim inanır. Kadın iseniz kat kat zorlaşıyor mücadeleniz. "kadın" iseniz ekstra suçlanmalara maruz bırakılıyorsunuz. Size tecavüz edenin suçu sizin konumuzla hafifliyor..inanılmaz erkek egemen hayat.
ve biz sfk lı ve mor çatılı 10 kadar kadın Adanaya 12.ci kadın sığınakları kurultayına katılmaya gidiyoruz. hem oradaki sfk lı arkadaşlarımzı görecegiz hemde kurultayı izleyeceğiz.
hoşcakal yalnız bloğum.
Bir çiçek gördüm bugün rengi turuncu sarı kırmızı karışık, sanki onu görmem için oradaydı ve yaşamak kötü şeyleri örten güzellikleri görmek içindi.
9 Aralık 2009 Çarşamba
7 Aralık 2009 Pazartesi
O geldiğinde gitmişsen..sana ne ki?
Hiç sorun yoktur. Esas mesele gitme hissinin seni yoklamasıdır. Uyandığında güne başlayacak bir nedenin olmamasından daha kötü ne olabilirki. Yatakdan çıkmak için hiç bir neden bulamamak.
hayata bu kadar sorumluluk duymasa idim. Bir çiçeğin bile benim vereceğim suya ihtiyacı olmadığını bilseydim. Veya kedilerimin benim vereceğim mamaya ihtiyacı olmadığını, köpeğimin beni özlemeyeceğini bilseydim. uyanmazdım.
bir bardak çay için uyanmak isteği.yok.. "bir daha güneşin doğuşunu göreceğim ne güzel" diyemediğim anlar uzamasın..
şiirlerim bile ,yani bir kitap oluşturmak umudum bile tükendi. enerjim,tutunma enerjim inişte..birikmiş olan hiç bir şeyi eritemeyeceğim hissi beni tüketiyor. Hiç kimseye gücenik değilim. gerçekten değilim.
öyle istediniz öyle oldu.
ben böyle istemedim.öyle de istemedim. yani istememek esas sorunum şimdi.
Birşey istemediğimden böyle "isteksizlik anlarımdan" payım var mıdır bilmiyorum.
Tek bir şey vardır ki güceneceğim. Hiç birşey yapmasa da "varlığıyla bir kadının bir sokaktan kendince geçip gidişine engel olan zihniyetten, alacaklıyımdır. Çünkü istediğim bir vakit bir deniz kenarına inemedim, ağaçlı sokaklardan yürüyemedim..loş ışıklar altında oturup geceyi dinleyemedim. Gidecek ayaklara sahiptim, gece veya gündüz kimseyi rahatsız etmeden her yolda yürüyecek aklım ve sağlığım olmasına rağmen, egemen zihniyet tarafından engellenmiştim
Bir defa geldiğimiz bu dünyada "kendimi yaşamama engel olan herşeyden alacaklıyım.Güçsüz değildim. Güçsüzleştirilmiştim. Güçlendikçe güçsüzleştirilmiştik.
İnsan olmak bütün ötekilleştirilmeler karşısında sadece "birey/insan"olmak bir kadın için kuşatılmışlıkla mücadele etmek ne yıpratıcı...yürüdükçe engellenmekten bıkmayıp, engelledikçe yürmek gerek oysa. Kolay mı? Hayatta olan oluşan iyi kötü herşeyde herkesin payı vardır. Ama bunu kanıtlamak bana mümkün değil?
hayata bu kadar sorumluluk duymasa idim. Bir çiçeğin bile benim vereceğim suya ihtiyacı olmadığını bilseydim. Veya kedilerimin benim vereceğim mamaya ihtiyacı olmadığını, köpeğimin beni özlemeyeceğini bilseydim. uyanmazdım.
bir bardak çay için uyanmak isteği.yok.. "bir daha güneşin doğuşunu göreceğim ne güzel" diyemediğim anlar uzamasın..
şiirlerim bile ,yani bir kitap oluşturmak umudum bile tükendi. enerjim,tutunma enerjim inişte..birikmiş olan hiç bir şeyi eritemeyeceğim hissi beni tüketiyor. Hiç kimseye gücenik değilim. gerçekten değilim.
öyle istediniz öyle oldu.
ben böyle istemedim.öyle de istemedim. yani istememek esas sorunum şimdi.
Birşey istemediğimden böyle "isteksizlik anlarımdan" payım var mıdır bilmiyorum.
Tek bir şey vardır ki güceneceğim. Hiç birşey yapmasa da "varlığıyla bir kadının bir sokaktan kendince geçip gidişine engel olan zihniyetten, alacaklıyımdır. Çünkü istediğim bir vakit bir deniz kenarına inemedim, ağaçlı sokaklardan yürüyemedim..loş ışıklar altında oturup geceyi dinleyemedim. Gidecek ayaklara sahiptim, gece veya gündüz kimseyi rahatsız etmeden her yolda yürüyecek aklım ve sağlığım olmasına rağmen, egemen zihniyet tarafından engellenmiştim
Bir defa geldiğimiz bu dünyada "kendimi yaşamama engel olan herşeyden alacaklıyım.Güçsüz değildim. Güçsüzleştirilmiştim. Güçlendikçe güçsüzleştirilmiştik.
İnsan olmak bütün ötekilleştirilmeler karşısında sadece "birey/insan"olmak bir kadın için kuşatılmışlıkla mücadele etmek ne yıpratıcı...yürüdükçe engellenmekten bıkmayıp, engelledikçe yürmek gerek oysa. Kolay mı? Hayatta olan oluşan iyi kötü herşeyde herkesin payı vardır. Ama bunu kanıtlamak bana mümkün değil?
1 Aralık 2009 Salı
Önce kadınların aklına el koymak,sonra kadınlara akıl vermek...
Erkeklere veya erkekegemen zihniyeti üreten kadınlara; “feminist” olduğumu söylediğimde ”yanlış yapıyorsunuz sorunlarımız ayni” diye lafa başlıyorlar. Bu kadar mı düşünülmez. Bu kadar mı görülmek istenmez erkek egemenliği. Bu kadar mı yok sayılır patriyarka..bu kadar mı cinsiyet körü olunur..
Örneğin, kocasından yıllardır şiddet gören bir kadın nihayet boşanabilir ve hayatta iki ayağı üstüne durmaya çalışırken, ona şiddet uygulayan ayrıldığı kocasıyla” sorunlarının aynı olduğunu “söyleyebiliyor. Oysa yıllarca,erkek tarafından beden emek sömürüsüne maruz bırakıldığını göremiyor. Oysa ona dayatılan hayat ile kocasına dayatılan aynı değil. Boşanmış kadına dayatılan hayatla, boşanmış erkeğe sunulan hayat aynı değil.
Ben ikinci cümleyi “sorunlarımız ayni değil” diye kurduğum da, o bildik derse başlıyorlar. “simdi vakit kısa seninle geniş bir vakit konuşmak isterim”….biliyorsun ki o geniş vakit ders almam içindir. Bana “ dayatılan kadınlık için ders” verecek.bana beni anlatacak. Peh.
Simdi. Mesele sudur: bir erkek bana “nedir bu feminizm..nedir sosyalist feminizm” gibi öğrenmeye yönelik sorduğunda, sevinçten bir zıplayacağım kafam tavana vuracak…
Hepsi seni senden iyi bildiğini sanır ve kendi ezberini sana dayatır. “ sen bilmiyorsun”..
Kadıköy’ 25 kasım sergisinde yanıma yaklaşan 3 erkek öğrenci söze” abla yanlış yapıyorsun” diye başladı. Hepsi ağabeylerinin kopyası olma yolunda..hepsi erkek egemen zihniyeti benimsemiş…efelenerek konuşuyorlar” nerde kadına zülüm” diyor.
Sergide “7 ayda 953 kadının kocaları, ağabeyleri, babaları tarafından sudan sebeplerle öldürüldüğü” yazdığı halde ,yazılanları okuma,sergiyi gezme tenezzülünde bulunmuyorlar, ablalarına annelerine ,her erkek gibi” akıl veriyorlardı...
Tuyapda bir erkek standımıza yaklaştı : ilk cümlesi “siz feministiz diyorsunuz ama niye bu erkek düşmanlığı” oldu. …daha “nesiniz “demeden mıçtı. Biz o anda kala kalıyoruz. Ona ne anlatılabilirki. Esası öğrenmeye niyeti yok. Kafasındakilerle uğraşmamızı istiyor. Kusura bakmasın buna vaktimiz yok. Böyle ezbere laf edeceğine, bir defacık esası sorup öğrenmeye yönelmek , KADIN karşısında ERKEKlerin işi değil. Asla sormuyorlar. Suçluyorlar,yaftalıyorlar. Bizi kendimizi savunmaya zorluyorlar.
Kadın düşmanları ülkemde 7 ayda 953 kadını bahanelerle öldürürken, bu durumu sergileyen feministlere ” erkek düşmanı” deme cüretini göstererek esas pisliklerini örtmeye çalışıyorlar.
Onlarca kadın namus dayatmalarıyla intihara sürükleniyor. Onlarca kadın sadece “boşanmak “istediği için öldürülüyor. Yüzlerce kadın dayak yiyor, tecavüze uğruyor,taciz ediliyor…
Ama erkekler , feministlere “sorunlarımız aynı” diyebiliyor.
Erkek egemen zihniyet kadında da tezahür ediyor. çaresiz bırakılan kadın kendi cinsini “erkek bakışıyla” yargılayabiliyor.
Kadıköy sergisine gelen bir kadın(psikolog ) iyi şeyler yapıyorsunuz ama, adınızın başınızda "sosyalist" kelimesi olmasa , bunu okuyan kadınlar korkuyor uzaklaşıyor" gibi şeyler söyledi. Kadınların korkması gereken bu mudur? Erkek şiddeti o kadar çok ki, “kadın erkek eşitliğinde” dünyanın 128 ülkesi arasında 121nci sıradayız.
Erkek örgütlerindeki ( Bilerek karma örgütler demiyorum,o örgütler karma değil,erkek egemen düşünce ile oluşturulmuş içinde kadınlarda olan örgütlerdir. Karma sözcüğü her iki cinsin de eşit hak ve oranda bulunduğu oluşumlar içindir. ) kadınların özne olmadığını anlamak için kahin olmak gerekmiyor. Öyle olmasaydı. “Karma” denen örgütlerin ayrıca kadın kolları,kadın oluşumları olmazdı.
Önce kadınların hayatına el koyacaksın, sonra da kadınlara "al sana özgürlük" diyeceksin. yok öyle yağma. Elinizi üzerimizden çekin ,gölge etmeyin yeter.
Örneğin, kocasından yıllardır şiddet gören bir kadın nihayet boşanabilir ve hayatta iki ayağı üstüne durmaya çalışırken, ona şiddet uygulayan ayrıldığı kocasıyla” sorunlarının aynı olduğunu “söyleyebiliyor. Oysa yıllarca,erkek tarafından beden emek sömürüsüne maruz bırakıldığını göremiyor. Oysa ona dayatılan hayat ile kocasına dayatılan aynı değil. Boşanmış kadına dayatılan hayatla, boşanmış erkeğe sunulan hayat aynı değil.
Ben ikinci cümleyi “sorunlarımız ayni değil” diye kurduğum da, o bildik derse başlıyorlar. “simdi vakit kısa seninle geniş bir vakit konuşmak isterim”….biliyorsun ki o geniş vakit ders almam içindir. Bana “ dayatılan kadınlık için ders” verecek.bana beni anlatacak. Peh.
Simdi. Mesele sudur: bir erkek bana “nedir bu feminizm..nedir sosyalist feminizm” gibi öğrenmeye yönelik sorduğunda, sevinçten bir zıplayacağım kafam tavana vuracak…
Hepsi seni senden iyi bildiğini sanır ve kendi ezberini sana dayatır. “ sen bilmiyorsun”..
Kadıköy’ 25 kasım sergisinde yanıma yaklaşan 3 erkek öğrenci söze” abla yanlış yapıyorsun” diye başladı. Hepsi ağabeylerinin kopyası olma yolunda..hepsi erkek egemen zihniyeti benimsemiş…efelenerek konuşuyorlar” nerde kadına zülüm” diyor.
Sergide “7 ayda 953 kadının kocaları, ağabeyleri, babaları tarafından sudan sebeplerle öldürüldüğü” yazdığı halde ,yazılanları okuma,sergiyi gezme tenezzülünde bulunmuyorlar, ablalarına annelerine ,her erkek gibi” akıl veriyorlardı...
Tuyapda bir erkek standımıza yaklaştı : ilk cümlesi “siz feministiz diyorsunuz ama niye bu erkek düşmanlığı” oldu. …daha “nesiniz “demeden mıçtı. Biz o anda kala kalıyoruz. Ona ne anlatılabilirki. Esası öğrenmeye niyeti yok. Kafasındakilerle uğraşmamızı istiyor. Kusura bakmasın buna vaktimiz yok. Böyle ezbere laf edeceğine, bir defacık esası sorup öğrenmeye yönelmek , KADIN karşısında ERKEKlerin işi değil. Asla sormuyorlar. Suçluyorlar,yaftalıyorlar. Bizi kendimizi savunmaya zorluyorlar.
Kadın düşmanları ülkemde 7 ayda 953 kadını bahanelerle öldürürken, bu durumu sergileyen feministlere ” erkek düşmanı” deme cüretini göstererek esas pisliklerini örtmeye çalışıyorlar.
Onlarca kadın namus dayatmalarıyla intihara sürükleniyor. Onlarca kadın sadece “boşanmak “istediği için öldürülüyor. Yüzlerce kadın dayak yiyor, tecavüze uğruyor,taciz ediliyor…
Ama erkekler , feministlere “sorunlarımız aynı” diyebiliyor.
Erkek egemen zihniyet kadında da tezahür ediyor. çaresiz bırakılan kadın kendi cinsini “erkek bakışıyla” yargılayabiliyor.
Kadıköy sergisine gelen bir kadın(psikolog ) iyi şeyler yapıyorsunuz ama, adınızın başınızda "sosyalist" kelimesi olmasa , bunu okuyan kadınlar korkuyor uzaklaşıyor" gibi şeyler söyledi. Kadınların korkması gereken bu mudur? Erkek şiddeti o kadar çok ki, “kadın erkek eşitliğinde” dünyanın 128 ülkesi arasında 121nci sıradayız.
Erkek örgütlerindeki ( Bilerek karma örgütler demiyorum,o örgütler karma değil,erkek egemen düşünce ile oluşturulmuş içinde kadınlarda olan örgütlerdir. Karma sözcüğü her iki cinsin de eşit hak ve oranda bulunduğu oluşumlar içindir. ) kadınların özne olmadığını anlamak için kahin olmak gerekmiyor. Öyle olmasaydı. “Karma” denen örgütlerin ayrıca kadın kolları,kadın oluşumları olmazdı.
Önce kadınların hayatına el koyacaksın, sonra da kadınlara "al sana özgürlük" diyeceksin. yok öyle yağma. Elinizi üzerimizden çekin ,gölge etmeyin yeter.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)