16 Eylül 2021 Perşembe


 

gözüme değdi mi desem, dikkatimi çeti mi desem. Renkleri diğerlerinden farklı. Ben gibi

13 Eylül 2021 Pazartesi

Madem yüzmek bilmiyordun neden çıktın ağaca.

Barak Obama Ve Hilary Clington  o donem secim çalışmaları yaparken, bir eyalette  erkek başkanlardan biri Hilary'e seslenmiş "sen git evde gömlekleri ütüle",

Hem de "Demir Çeneli Melekler"in  secme secilme hakkı  mücadelesi verdiği ABD'de,

Bu herif Obamaya "sen gel papuçlarımı boya" deseydi #Irkçılık tan yargılanırdı. Ancak mevzuu #Cinsiyetçilik olunca  ha Amerika Ha Türkiye..Erkekliğin tonları değişsse de esası aynı. cinsiyetcilikle ne alakası var demişlerdir..Gücün yetiyorsa anlat.

yirmi gün öceydi bir kamyona yol verelim diye geri vitese almış daha  gaz verip ayağımı debriyajdan çekmemiştim ki, arabanın ben tarafına gelen saçları beyazlamış erkek bisikletini kamyonun geldiği tarafa sürerken bana bağırdı " sen git eve bulaşık yıka"

Zurnanın zırt dediği bir yer varmış. Benim de isyana durduğum yer " cinsiyetçi bir tutuma maruz kalmak"...Anam delirdim. El frenini çek, in o herifin kafasına 1,5 litre su şişesini pata pata vurmak istedim. 

ulan dötü boklu erkek, yıllardır karının,kızının -kadınların- yıkadığı bulaşıklar sayesinde burada ötmektesin, cinsiyetçi kenef., diyemedim. Sonraki gün ve zamanlarda belleğimde kaldığınca bu cinsiyetci herife rastlamak için o civarda dolandım.

Erkek olmuşsun ama İnsan olamamışsın "deseydim anlar mıydı. Hatasından döner miydi.



Anlamazdı,  höt höt üstüme gelirdi , saldırgan laflar ededi ben de daha fazla savunmaya mecbur kalırdım.

 Hiç bir iktidar-ezdiklerinin- eleştirisinden hoşlanmaz..erkekler de. Ali  Ahmet olamadıkları sürece bu duvar inşası sürer..




12 Eylül 2021 Pazar

Beklemek  kaybetmek midir.

Bekliyor(d)um. 

Sel, yangından zarar görmediğimiz, her felakete karşı zamanında sistemli önlemler alındığı,  Başkanın halkı dövmediği bir zaman dilimi olsun diye bekliyordum...

 Fırsat vermedi sistem ki şuraya ahvalimi yazayım. 

Zalim herifin bir kuyuya taş atmadığı bir zamanımız olsun diye bekledim. Beklersem yazamayacağım çok belli…5 yaşındaki çocuğun kafasına da tak tak yaptı ya, ilk okuldan beri kötü öğretmenlerimiz, beter babalarımız hortladı belleğimiz de…

“1,5 ay içinde(haziran temmuz) ev arkadaşlarım 3 kedimi kaybettim. 

Onu bir beze sarıp sepeti elime verirken “başın sağolsun” dediler. Arabanın camlarını kapatıp eve kadar ağladım.

DOMİNİK:  yavru iken  3 köpeğe karşı direnen, bu direnişte 1patisini ve kuyruğunu kaybeden kedi.

“Pamuktan


sonra bir daha eve kedi almayacağım “dediğim günlerde bulmuştum onu…

Bu halde “yaşamaz uyutulsun” diye veterinere götürmüştüm, o gün uyutmadılar böylece 13 yıl birlikte arkadaşlık ettik. Benekli, Kimyon da  sokaktan aramıza katıldı.

Çok acı çekti. Ameliyatlar, yaralar dikişler, idrarında kan… hep güçlü çıktı, sevecen efendi bir kediydi Dominik.( Ameliyat giderleri için arkadaşlarım destek oldular, yaşamaz havlu atar atar dediğim her zamanda toparlandı , mırıl mırıl kucağımda yaşadı.

Taki iştahı kaçtığında veterinere götürüp “lenfoma “olduğunu öğrenene kadar.

Sonra iştahsızlık ve ateş Kimyon’da başladı. Test yaptılar FİB dediler(Feline infectious peritonitis) Meğer ölümcül imiş. Aslında  2 ve 8 yaşlarındaki kedilerde olurmuş.(bizimkiler o yaşlarda olmadılar.

Arka balkona ağzı burnu iltihaplı  bir kedi, ağaç dallarından geçerek  geliyordu. Bir çok defa kovdum. Hatta kışın “yazık orda yatsın” diye benim kedileri salona aldım. O ara yok oldu belki bir yerlerde öldür kaldı... Nisan sonu başka bir kedi şu karşıda boş bir kanepede-hasta yatarken- görüyordum.. O gidince kanepe gayet pis salya malya ….Bir gün bizim binanın merdiven altında onun  ölüsünü gördüm.  Herkes bakıp geçti..bir tek ben toprak kazıp gömdüm..

VE 12 yıl baktığım kedilerime fib virüsü  bulaştı, Bazen çıkıp geziyorlardı.. Buralar kediler için de uygun özgür bir ortamdı ..Ama işte hayat kendi bildiğince.

        Bizim Umut Güner köpeğinin ölümü üzerine çok dokunaklı  yazmıştı. Ona  ilave yapmak imkânsız. Bu canlılar bizi terk edince ciğerimiz acıyor. Alışkanlıklar hatıralar iç burkarak gözlerimizi sulandırıyor.

 


Aslında ölüm kalanlar içindir. Giden gitmiştir, enerji yumağı olup süzülmüştür  galaksiye

Arada sosyal medyada onu bunu beğenmek, twitirda yorum yazmaktan gayrı bir şey yapmadım. Bu arada Tokyo Olimpiyatlarını izledim. Kadın voleybolculara hayran kaldım. Özellikle 13 numaraya duygularım hayranlıktan öteye taştı. Bütün maçlarını ,videolarını izliyorum. Huzur veriyor…

Boksda da BuseNaz Çakıroğlu’nu nezaketli duruşundan beğendim..

Ve günler geçiyor..



  Hala Akçay Altınkum mahallesindeyim. Buradan memnunum. İstanbulda olan gürültü, çöp hepsi burada var. Nalet olası megafonla bağıran hurdacıların bir tanesinin bile sesi güzel olmazmı arkadaş. Günde 5 kere geçiyorlar. Kimseye saygıları yok..Belediye ise  huzurlu bir kent yaşamı oluşsun istemiyor…

Fakat temız hava ve su, dereler, zeytinlikler var…

  Yukardakileri yazdıktan sonra başım dertten kurtulmamış. Ağaçtan (4metre)düştüm ama ölmedim. Dişlerim kırıldı  bir hafta yatakta saga sola dönemedim.Ağrı kesiciler vs…şimdi bazı kaslarımdaki agrı ve morluklar dışında bir sorunum yok. (sağ omuzum ağrısından başka)Dişimi bir ara yaptırırim.

Verilmiş sadakam olduğunu söylüyor herkes..  belki de kedilerin duası korudu.



Tam bunlar olurken yeğenim hasta oldu. Eskişehir Ankara arasında gidip geliyoruz. (telefonla konuşasımız yok.) pcr testim negativ. 3.aşıyı da oldum.

   Kedilerimi özlüyorum. Benekli’nin anıları beni ağlatıyor.

Neşeninizi kaybetmeyin gari.  Zaman ilaçmış cidden.



 


İtalya Ve gezen Kadınlar

       Ben masumun bu yoklukta, TürkiyeLirası'nın  Avrupa Euro'su karşısında ki değersizleştirilmişliğine rağmen, çok önceden planlanmış seyahate çıkmak zorundaydım. Sağ olsun yeğenim Booking'lerden çok şeyi ayarlamış adeta gezi rehberliği görevini üstlenmişti.
     Bir yıldır "ne olur ne olmaz"diye  kefen için kenarda dursun dediğim ikibin liramın üstüne her ay , dişimi sıkıp 200 lira koyarak gezi için yeterli parayı biriktirdiğimi sanıyordum. Hükumetin elinin cebimizden hiç çıkmadığını nasılda unutmuşum, son dakikada liramız tepe taklak düşürülünce 1000(bin)lira daha bulmak zorunda kaldım.
     Arabamız daha önce  Yunanistan ve Arnavutluk'u görmüştü, yeşil sigorta, yeşil pasaportlarımız , yurt dışı çıkış pulumuz, yesyeni nüfus cüzdanımız, ehliyetimiz hazırdı.
Ancak içimizde bir kişi İngilizce biliyordu.     
Gittiğimiz ülke İtalya idi, çok yerde az kişi biliyordu  .
Bana kalsa hiç dil bilmeden de dolaşılır , bu android telefon sisteminde.
    İpsala sınır kapısı görece sakigeloçe.kitv idi. çabuk