21 Aralık 2008 Pazar

Kedimi buldum

7 aralıkdan beri nete giremedim. evimden taşındım. artık istanbullardayım.
Dominiki buldum. Korkak kedim..karşıevin garajında bekliyordu.Acıkınca gelmiş oraya..çünkü o çöp kutularına sıçrayacayak 4cü ayaktan yoksun...du.

7 Aralık 2008 Pazar


kedim Dominik hala gelmedi

Sevgili Korkak kedim, geri dön..biliyorum casper sana düşman, kavga edip seni balkondan attı.
Ama ben seni seviyordum. bunu anlamasan da ...

Lütfen geri dön. biliyorsun 2 sene önce köpekler senin kolunu ve kuyruğunu koparmıştı.O günden beri sana bakıyorum..arkadaşız...

Tamam söz, casperla seni karşılaştırmayacağım
gel.......

5 Aralık 2008 Cuma

Hüzün bu olsa gerek...

Eşyalarımı topluyorum yine...
herşeye yeniden bakarak..yeniden paketlemek kitapları giysileri, incik boncuku.yeniden yatak, yorgan toplanmak..
üzüntü,hüzün...evet hüzün böyle birşey.hep ayrılma hali.toplanma dağılma hali..
mahalle olmama ,komşu olmama..aile olmama hali zaten olmadı ki..
asıl birşey bu derseniz. Hüzün derim..

2 Aralık 2008 Salı

kiralık ev ara_ma

nefret ettiğim birşeydir.
yalnızlık duygumu tavana çıkaran hallerdir
ama hayatımın yokuşu hiç bitmediğinden
hala kiralık ev aramakla meşgulüm.

1 Aralık 2008 Pazartesi

Kimi yazmış bu tarih,tarihi kim yazmış.


Kalelerin tarihinde tek cinsiyet var
...tarihin karanlıklarında iğne ile kuyu kazsan, yine de kadın bulunmaz. Ancak kalelerde kadın bulunur. Erk_kek lerin kadınıdır onlar.kadın değil birey değil.
kaleler tarihinde birer nesne...
Kim yazmış bu tarihi..? kimi yazmış bu tarih?

30 Kasım 2008 Pazar

Sabahlar....

Karamsar oluyorum çok .Neden ? Bilmiyorum. Gözüm hiç almıyor evdeki işleri yapmayı..yazılara başlamayı..nereden başlayacagımı bilme me meyi...
Gözüm almıyor
kalbim hiç almıyor
Bedenimi zorluyorum
kendime kızıyorum...
yataktan çıkıp kedi ve köpeğe iyi davranarak başlıyorum güne,hiç değilse

hasbiyenoaile

27 Kasım 2008 Perşembe

25 kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü.

ankaradaydık,üstte sag karede kendimizi gördüğümüzde şaşırdık Tuğba ile. Çünkü biz eyleme dahil değlmiş hissi içinde dışardan destekçi zihniyette yürüyorduk... Dövizlerden yazılanlardan sloganlardan arıkmışım gibi..
gittik işte...kanıtı da bu:)))
farklı sözlerle aynı yola çıkmak içinse bunlar..umudum açıktır....

26 Kasım 2008 Çarşamba

Ankara'ya Gittik

ve
kadına yönelik şiddetle mücadele günüydü.ve aynı gün -tesadüf-lambdaistanbul lgbt derneğinin yargıtaydaki kapatma davası-temyiz- mahkemesi vardı.
gece yolculugu,organizasyon hatalari. programi otobusde iken ilan etmeme nedenleri...sonucda o kalabalik gelemedi mahkemeye. biz birkac kisi idik .
Mahkemeden sonra kadına yönelik şiddeti açığa çıkaran-protesto eylemi için ankarada toplanan kadınlarla yürüdük......

23 Kasım 2008 Pazar

Yazamadım

sana bir şiir yazdım ..
yarım kaldı.
sana bir şiir yazamadım

Gerçek İncir


Safranbolu'da evlerin temeli kayaların üzerinde. O kütlelerin ,kanyonların üzerindeki evlerin dibinde incir ağaçları vardı ve hepsi de ham incir idi.
Benim bahçemde en güzel incirlerin yenip tükendigi mevsimin sonları olduğundan,habire her incire dalıyordum.
Nihayet Amasrada bir kenarda incir ağacı gördüm. Tırmandım duvara/uzanıp kopardım. Tamda o anda inciri ikiye bölerken"aa bu gerçek incir"dedim.
Arkadaşım deklanşöre bastığı an..o an.

21 Kasım 2008 Cuma

"Ağasarın Balını..." Türküsü

Bu gece İzmirli kadın arkadaşlarımın Türkü gecesi vardı. Buralardan istek yaptım. istek saatinde Ayşegül telefon açtı ve dinletti.
Çünkü bugün msn de sohbet ederken "istediğim türküyü" soran tek kişiydi .
işlem tamam.
Ağasarın balını/gel salını salını/ kadın cebinde taşır /senin gibi gelini..

teşekkürler..

24 e 10 kala ebruyu aradım.hala türkülü gürültül sesler geliyordu...ne zaman arasam 1 eksik olsada ararım.tarihin bir yerinde sarı bir yaprak.

20 Kasım 2008 Perşembe

Ey vallah hayat*

Bu sabah 11.00de yola çıktım. Trafik yoğun olmazdı,perşembeydi ve öğle saatleriydi...60 km yolu nasılsa 12.30 kadar alırdım. iyi de gittim. taki boğaz köprüsü yoluna girene kadar.. ileride yol kenarlarını yapıyorlar-hayır yıkıyorlardı..gıdım gıdım 1 saat geçti.
filizi aradım "basın toplantısına gecikeceğim"diye ama yanıt vermiyordu. merici aradım gergin bir ses tonuyla "ben duruşmaya gidiyorum filizi ara"dedi..
Trafik çok yoğun..dur kalk dur kalk..
Vardığımda bitmek üzereydi toplantı.bayağı kalabalıktı. soru cvp derken bitime yakın söz aldım.Almamam gerektiğini sonra anladım..
Çıkarken Hatice ile sohbet ediyordum.Wendo üzerine...ya ben oldum olası bu amaargililerle iletişim kuramadım.sanırım hata bende..herşeyi sonradan öğreniyorum.Wendonun 2 seans olduğunu da..
Belgin"sen lambdanın kurucu üyesisin neden gelmiyorsun.olağan üstü toplantı isteme hakkın var"dedi. istemiyorum.Oraya ait hissetmiyorum kendimi..
Basın Toplantısı bitti herkes kayboldu.
Mor çatıda toplantı varmış.kapıya vardım zile bastım kimse duymadı.belki de henüz gelmemişlerdi. herkes neredeydi.. ..taksim neden bu kadar kimsesizdi..bu kalabalık ve kimsenin olmama hali neden bukadar çok tu.
Sosyl.feminist Kollektif mekanına gittim.Biliyordum o saatte açık olmazdı..ama yinede gittim..
Bu kimseyi bulamama halimi biliyorum.kara bulutlar çoğalmaya başladı...Amargiye döndüm..Sigaralar tütüyor..hangi masa başına otursam orada sandalyem yok..
rafdan Kaosgl dergisi aldım.kapağın alt kısmında Umaay'ın sözü"dünyayı eşcinseller ve kadınlar yönetecek" ...hangi kadınlar hangi eşcinseller diye söylenerek dergiyi rafa geri bıraktım..
Çıktım.Arabamı aldım parkçıdan ,5 ytl..
Çukurcumanın arka sokalarından karaköy'e inmeye çalışıyorum..arabada caallas o canhıraş aryalarından birini söylüyor...
kara- gri renk içim...yol asfalt...boğaz köprüsü manzara..sakin sol şerit... düşünerek sürüyorum..sürükleniyorum avrupadan asyaya...
Arabanın bagajında "akşam kalırsam"la hazırladığım çantam var..
maltepe civarındayım telefonum çalıyor,ekranda fkarakuş yaıyor açıyorum"beni aramışsınız"diyor bir kadın sesi.ama filiz değil. "şaka yapıyor biri"diyorum içimden,ama ısrarlı ..burada filiz diye biri yok..af edersinizlerle kapatıyorum..
Evime geliyorum....çay koyuyorum ...bir fincan çay..evim görkemli yalnızlığım...
Telefonu kontrol ediyorum. Son rakam 8 olmayacakmış..

Kadın barınağı değil kadın sığınağı...

19 Kasım 2008 Çarşamba

sanki sahil kenti


ilk defa gördüm..belki bir daha görmeyeceğim.
bir birine değerek geçerken hayat..kadınlar kadın olmanın sorunlarını paylaşmak için bir araya geldikleeri yerlerde(van) resimler çektiriyorlar..geriye resim kalıyor..
Kocaeli,Doğubeyazıt,Hatay;Ankara...
Akşam güneş başını alıp gitmiş..kara bir soğuk düşmüştü aslında resmin fotoğraf makinasına..
Bildiğim budur

sosyalist feminist kolektif


3cu toplantida mekandayiz.
hayat daha yaşanılır olsun diye

17 Kasım 2008 Pazartesi

saklı tarih


Bize öğretilen tarih işe "biz"arasında başka bir tarih saklı.

1910 metre yükseklikde açan çiçeklerden bahsetmediniz. .. gittim gördüm..

Bize çalılardan dikenlerden duvarlardan ,çöllerden bahsettiniz. dünyanın oksijenlerini siz tükettiniz..

Bilemiyorum..

ne olacak şimdi...

iyi ama onlar nerede şimdi..


"Bu gördüğünüz kale Urartu'lardan kalmıştır,şurada insanları kesmişler, şu kanaldan kanlar oluk oluk akmış,..şu arka taraflarda ermeniler oturumuş. ama rusların kışkırtmasıyla müslümanlara saldırmışlar vs vs"""diye kale ve çevresinin tarihini anlatıyorddu küçük rehberimiz..
ben de safca soruyordum" şimdi kim var buralarda-cevap- müslümanlar var, "peki saldıranlar nerede"...?
Ah! birde kalelerin tarihinde kadın yok. asırlardır yıkık dökük duran kalelerde şövalyeler var,krallar var,cellatlar var,arenalarda dövüşen glatyatörler var..var da var..ama kadın yok.
tarih=erkek

Asfalt ve evimin yolu

evimizi çevreleyen 4 yola da asfalt dökülüyor.Asfalttan hoşlanmıyorum. ara yolların asfaltlanması şehircilik gerçeğine aykırı...yazın güneşle ısınır ve etrafa ısı yayar..hiç bir yağmur damlasını tutmaz. altında ve çevresinde kalan bitkileri yok eder. az ötesindeki bitkilerin su almasını da engeller...
oysa arnavut kaldırımı dedikleri o kare taşlar öyle mii..aralarından su da sızar ot da çıkar..

Demem o ki,sabah iş makinalarının sesiyle uyandım. Evimize gelen yolu toprakla doldurmuşlardı...söylemesen onu oradan almayacaklaar eminim..4 gündür o koca yğının üzerinden atlıyorum.Arabamı boş araziye park ediyorum..
İşmakinacılar"bize ne belediyeciye söyle"dediler..ee,dedim..size söyledimde kötü mü ettim.
Ya işte böyle,, işmakınacılar evimin yoluna toprak atarlar.Ama almazlar..
Belediye görevlisni buldum..ssöyledim..bekledim..de açıldı yol..

20 Ekim 2008 Pazartesi

Aklımdan geçerken

Bugün akşama kadar eski bir dostu arayayım"diye geçirdim içimden. Akşam 18di ve işten çıkmıştır bari şimdi aryayım dedim.Bu arama isteği..geldi geldi gitti.
Bazen böyle anlarda arardım. Bu defa aramadım. dedim susayım. varsın olsun birşeyler..belkim o arar olunca içe doğan durumlar..
ben ermişim.
eminim.....

"Akılınızdan bile Geçirmeyin"


7 Ekim 2008 Salı

Lazım değil

Elveda rumeli dizisindeki konuşma tarzı -ne deniyor şive mi..evet o şive hoşuma gidiyor. İnsanın o köye gidesi geliyor. ama din ırk ve cisnsiyet ayrımcılığının böyle keskin,uzlaşmasız olmadığı bir zamanda gitmek..
belki vahide hala oradadır belki de zarife....
"lazim değil gelme"derler belki.."lazımdır gel" de...

uyandığında aklında kalan en son rüyadır

Sabah 09da uynadığımda aklımda şu rüya vardı.
Az önce "daha uyumak istiyorum sen yanımda öyle bekle "diyordum anneme ve annem yaşamımda hiç olmadığınca eğilip elini uzatıyordu şaçlarıma...

Safranbolu sadece ev değil.


Bu fotoğrafa bakarken öndeki ev değil taa karşıda tepede tek başına duran ağaca takıldı gözüm.
ve ben safranbolunun eski yerlesim yerinin en diplerine gittim. daracik sokaklara hendek başlarına.kanyon uçurumlarına...
kayaların koyaklarına baktım...
ve en çok da bu kente bile kendi kaba mimarisini dayatanlara şaştım.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Zonguldak Gökgöl mağarası


Bu mağarayı tesadüfen öğrendik.Araba sürüyordum ve" gök göl mağarasına 1 km var" tabelasını gördüm.
İşte , doğa harikalarından birini daha görme fırsatımız oldu. 850 metresi geziye uygun hale getirlmiş,ancak 3bin metre uzunluğunda bir mağara imiş. Gökgölü ise 850 metrenin ilerisindeymiş. Ödenek ayrılmadığı için mağaranın daha ötesine gidilmiyormuş..
Çok merak ediyorum 850 metreden sonra da böyle hayranlık uyandırıcı sarkıtlar dikitler..suyun ve taştozunun yarattığı harikalar vaar mı,varsa nasıl...kayaların birbirine yaslanarak oluştırdugu koridor...hayranım sana taş toprak hayat...

Amasra 3 ekim 2008



Safranbolu Ve Amasra

Ben bu iki kentin ayni devasa yer kütlesi üstünde yer aldığını düşünüyorum.
400 yıllık geçmişi sadece evlerde aramak değildi amacım. Toprak da aramak...o belli tepelerin çöküntü yaptığı yamaçlara ve çukurlara yerleşirken insanlar neler düşünmüş olabilirler.
rüzgardan borandan kaçmak mı? bir sığınakmıydı kanyonun her iki yamacı...

safranbolunun eski yereleşim yerinin ortasında 1600lü yıllardan kalma bir camii var.Ama o da ne tam karşısına mimariyi tamamen bozan görüntüsü kaba devasa bir cami yapmış bizimkiler. İstanbulda park oteli görüntüsü nekdar abes ise oda orada öyle kalmış. daha küçük daha başka yere o dokuyu bozmadan yapılamaz mıydı....
Birde arbalara bir yere kadar sokulmalı.öteye geçmemeli. safranbolunun eski merkezi insan için çok uygun..insan için..

Amasranın üzerine oturduğu kaya kütlede böyle olmalı.Safranbolu işlenmiş Amasra olduğu gibi...

Kale yok edilmiş.Tamamen kar amaçlı yapılan evler ve buna izin verenler..ve kalenin makilerle kaplı taşlı ard taraflar tamamen pet şişelerle dolmuş..toplamaya kalktım,arkadaşım"bırak onları hengi birini toplayacaksın"dedi. belediye ,neden bir kişiyi göreevlendirip oraları temizletmez..neden..
bu güzelim yerleri temiz ve sakin yapmak zor değilki..

2 Ekim 2008 Perşembe

Erte le ME,şartlısı

Erteliyorum
Ellerime kalem tutuştur beni masa başına oturt...
bir sandalye çek veya
defterlermi getir sayfalarını aç
şuradan başla de. "şuradan başla" yazma ya..
hayat akıp gidiyor..
magaranın içine damlayan su 30 yılda minik bir sutun yapmış.
ben ise 3 yılda..
ama ertele me sem...
yapabilrim
tutarsan ellerimden.

Gideros diye bir yer


belleğimin bazı anıları sildiğini veya perdelediğini
fark ediyorum. Bir kısmını hatırlayıp bir kısmını unutmazdım yoksa..

19 Eylül 2008 Cuma

Bazen....

Belleğimin bazi şeyleri kendiliğinden perdelediğini veya sildiğini farkediyorum.
Hoşa gitmeyen bir yeri,sözü,herhangi bir unsuru yoksayıyorum sanki. Ondan hiç bahsetmiyorum.Ondan sonra veya önce en güzel ne varsa sadece onu hatırlıyorum.

Hayat beni yoruyor. Yaşam incitiyor. İnsanların çok acımazsız vahşi saldırgan olduklarını görüyorum. Bu dduygularını kontrol altına alanlarla tüketilebilir hale geliyor hayat.
Yoksa nereye kaçılabilir ..

Amasra 2008 yazı


Ayder Avsor deresi yamacı2008 temmuzu


İhmal..

En son ne zaman yazmışım.. 5ay önce mi? bilmiyorum bakmam lazım.bakmadan yazıyorum. sayfayı geri almak istemiyorum....

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Boş Ver...

Daha fazla yorulma ve umutsuzluk hissi... bir türlü tutunamadığımız havada uçan duygular..derinliksiz. geçip giden günler..
anlaşılmayan emek.

Homofobiye karşı yürüyüş


9 Mayıs 2008 Cuma

Keyifsiz Vişne Ağacı

Bahçede ki birkilere hemen hergün bakıyorum. Otları temizliyorum.Suluyorum. Erikler büyüdü. Vişne ağacının biri keyifsiz.O biraz geç çiçek açmıştı ve tam çiçeğe durduğu hafta ani soğukalr gelmişti..
Çilekler gürleşmiş.ve çilek vermeye başladılar. 7-8 tane topladım.Yedim
her sabah bahçeye inip nane topluyorum.birkaç yaaprak roka ve marul alıyorum..
kenardaki minik çiçekler harika..
en güzeli en en güzeli hatta rüzgarla dağılan iğdeçiçeği kokusu...inanılmaz hayat bu.
Bazen-hatta çoğunlukla bırakıp gitmek istiyorum. ama gidemiyorum. Artık iyice betonlaşan şehirlerde bu serin bahçeyi-iğde kokusunu bulamam diye gidemiyorum. belkide başka nedeenler..bir yere ait hissedememek...
Bütün mesele bu mu?
Bu....biryere ait değilsen her yere aitsindir..kimbilir.
Benim hissim ise,hiç biryere ait deeğilim...

arkadaşım gönderdi


eklenmiyor ...


Amargi feminist kitap evi


30 Ocak 2008 Çarşamba

karamsarlık

"benki umutsuz bir resimim bu şehrin albümünde..."r.d.

Kar Yok Buz var

Sabah pencereden baktığımda yol kenarındaki suyun üzerinin buzlandığını gördüm.
Hala izmirdeyim..gidemedim...Neden-se,izmir beni hep üzüyor hep yarım ve hüzünlü oluyorum. Bu hüznü besleyen şeyler olabilir se de , bir başkasıyla direkt ilgisi yok. 1980 lerden beri bu böyle... burada fazla kalmamalıyım...
yarın sabah geri döneceğim.Kedime köpeğime. Zeytin ağaçlarına ve çimenlere düşen beyazlığa gideceğim..

23 Ocak 2008 Çarşamba

İzmir'e gitmek

25 ocak cuma günü izmire gidecegim.Cumartesi izmirde olmalıyım... İzmir kaosgl gönüllüleri bir etkinlik düzenlemişler"yürüyoruz"belgeseli izlenecek ve "linç kültürü ,toplumsal cinsiyet "üzeribe konuşulacak.. melek,devrim ve boysan da var

*Orada ,izmirde olmak ben için hep önemli olmuştur.
1979 dan beri giderim ve kalırım çok
her defasında aynı kişi ama başka şekilde...
bazen yıllar sürer kalışım ,bazen saat içinde.

8 Ocak 2008 Salı

buraya gel ve güzelliğinden nefret ettir(e2de bir replik)


hayatımın orta yerinde bir ağrı

Çocukken oynayamadıklarımı oynuyorum
İp atlıyorum
Bir de Sek sek
içimdeki çocuk zıplıyor
işte havada yakalamışken kendimi
Bir bakıyorum ayaklarım yerde

ekim 2007

2 Ocak 2008 Çarşamba

aklıma düşen cümlelerden..

içimdeki ıssızlığı bastırmak için çok gürültü yapıyorum...
Hayat mı bu denli incitici benmi inciniyorum gördüklerimden duydklarımdan..duyarsızlıklardan

Hayatın Sarı Yapraklı Düzlüğü

Yarım parmak eldivenim üşüyor parmaklarım
Kalem tutamıyorum
Hayal kırıklıkları dağının altında kaldım
Ne kimselere bir çift sözüm var
Ne de buna uygun bir türküm
İçime çekiliyorum bütünden uzak
Ahmet Kaya söylüyor “An gelir”
Sabahat Akkiraz “ Zaten yollar karlıydı “diyor
Acı beni boğuyor


Sırt üstü uzandım artık
Hayatın sarı yapraklı düzlüğüne
Kanlı Bayram arifesinde
Gazeteler örtüldü yüzüme
17 aralık 2007-Gebze hasbiye günaçtı şiiri.

"O kadar yağmur birktirdim ki sana söylesem ağlayamazsın"