26 Aralık 2011 Pazartesi

öfke

Bazen o kadar çok öfkeleniyorum ki, karşımdaki anlamamakta,yanlışında direndiğinde yada benim söylediklerimi hiç ama hiç umursamadığında öfkeme yeniliyorum. Bu kasıtlı duruş burun kanaması yaptıracak kadar beni geriyor. Sonra .geçince "neden yaptım,keşke çekip gitseydim"diyorum. Ama eşit koşullarda değilim..gitmek degil çözmek gerek...

29 Ekim 2011 Cumartesi

Nefret söylemi trt haber /sosyal medya

"Bir insanı veya bir grubu din ırk cins etniste ,engellilik üzerineden aşağılanmasıdır" gibi özetledi. Ama bunun içine "cinsel yönelim" tanımını koymadı. Oysa bu ülkede onlarca insan sadece "cinsel yönelimi" farklı diye nefret cinayetine kurban ediliyor.

25 Ekim 2011 Salı

23 ekim pazar Van'da 7.2lik deprem oldu

Artık çok şey farklı,iletişim çağındayız.Gölcük depreminde ki yardımlar gibi "dünyanın malzemesini depolara koyup, büsküvileri aylar sonra yiyenler"olmayacak. van'daki insanlar ola gelen ayrımcılıktan dolayı daha hassas görünüyor,kimseye güven duymamak elbetteki kötü bir şeydir. Ama bu güveni inşa etmesi gerekenler duyarlı davranmıyor. Tam tersi güven oluşturmaya yönelik adımlar atmak yerine, güveni dahada zedeleyici davranılıyor...

21 Ekim 2011 Cuma

Güven_me.

Güven yoksa oradakilerin hiç biri mutlu değildir. Bu yaşıma kadar mutlu bir ülkede yaşamadım. 1977 liseyi bitirip Erzurum'a çalışmaya gitmiştim. beni eğiten sistem gönderdiği yerdeki insanların dilini öğretmemişti ki,ben daha etkin çalışayım, hizmet verdiğim insanla iletişim kurayım...
Ülke dar bir dönemden geçiyordu, 1978 Maraş olayları oldu. Aleviler katledildi.Arkadan çorum sivas..Yukardakiler hep"ülke dar dönemden geçiyor"dedi.Zamlar geldi daraldık kemer sıktık, yaşamayı erteledik..ülkemiz dar dönemlerden geçiyordu.
1980 geldi darbelediler demokrasiyi,üniversitedeydim.çalşıyor ve okuyordum. 12 eylül sonrası zor yıller..ANAP geldi ekonomik değerler alt üst oldu.KDV geldi..ekonomik dar boğazdan geçiyorduk..kemerimzi yine sıktık. Sonra pkk terörü denen şey başladı...
bütce silaha akıyordu, olağanüstü haller vardı..hep darbogazdan geçiyorduk..199 depremi oldu-deprem yardınlarını bile yediler- ben emekli oldum ama parası bir işe yaramadı .ek çalıştım borç kredi salak bir ev yaptım..umutlarım vardı ama artık çok büyümüştüm. ülke dar boğazdan geçtiiği için hiç yaşamamıştık..yıl 2011 ülke hep dar boğazda geçemiyor oradan ve biz yoksullaşarak ölüyoruz. Kimseye güvenmeden yaşatılarak tüketiliyoruz.

16 Ekim 2011 Pazar

Hava soğudu ,geceye yağmur düşüyor

Saat:02.38 uyku saatimi bir türlü ayarlayamadım. Ne vakit erken yatıp erken kalkayım desem, tam tersi oluyor,,Bugün 09da uyandım. Ama hadi biraz daha yataım dedim.Saat11.30du tekrar uyandığımda.
Evden hiç çıkmadım diyemem. Benekli, daire kapısını ne vakit aralasam hiç farkettirmeksizin ayağımın dibinden dışarı kaçıyor..onu almaya indim . Boncu'a süte ekmek doğrayıp verdim.
İncir ağacında,son demlerinde ıslanmış 3 incir var idi kopardım.Bu sene çok incir verdi bize bu ağaçlar. Kimse toplamadıkça,ben topladım.Arkadaşlara gelip uğrayana verdim.
Neyse, yağmur var dışarda bunu pencereye tıpıdamasından anlıyorum. Kombinin peteklerdeki suyu ısıtacağım diye çıkardığı ses rahatsız ediyor kulağımı. yalancı çelebi "en sessizi" demişti
Doğal gazı gönül rahatlığıyla yakanlar var mıdır? Ne kadar tükettik,acaba ay sonu parası çok gelir mi diye hesaplamadan rahatça ısınanlar...
hey gidi ..Benim hayatım hep üşümekle geçti. Erzincanda acil serviste de ısınmazdı hiç, karnımız şişerdi soğuktan acil nöbetlerinde, üniformalarımız amerikadan taklit,ama sobalarımız ısınmayınca hastanelerde bile donardık.Hala aklım almıyor kış koşullarında alpaka patiska kumaş giydirilmeyi..şimdi ne değişti acaba.
İşte geceye düşen bu olsun bu gece.

4 Ekim 2011 Salı

Park otelin oradan Karaköy'e inerken

Ağaçların size ihtiyacı var..

Aslında öyle değil...Algıladığınız gibi değil. Bunu anlattıklarınızdan anlıyorum. Kalabalıktı o kadar kalabalıktı ki, gittikçe artıyordu yalnızlığım. Habire anlatıyorum ,susarsam kendimle başbaşa kalırım diye korkuyorum. "Nereden bileceksiniz siz benim neler çektiğimi"
Ki ben bilmenizi istemiyorum ki,
Bugun halkbankasının öünde bir köpek öylece yatmış uyuyordu. (yanından o kadar itimamla geçiyordum ki,-rahatsız olmasın-diye) Banka bekçisi köpeğe hoşt dedi. Neden rahatsız ediyorsun dedim. Müşteriler rahatsız oluyor dedi. "Ben müşteriyim ve rahatsız olmuyorum"dedim. Yol kenarında bekleyen onlarca erkek oluyor ve yanlarından geçerken rahatsız oluyorum..ama erkekleri oradan uzaklaştıran yok, rahat bırak köpeği dedim..
üzülüyorum...
Yol kenarından kesilen ağaçlara, iple gövdeleri boğulan, su çanaklarına asfalt dökülen ağaçlara...belediye'nin gerekli birimine telefon ettim(bu marttan beri 7nci telefonum) o 3 ağacın yaşaması için size ihtiyacı var dedim....
hayat beni inciterek sürüyor. Evde teyzemin en küçük çocuğu(24)kalıyor. Bir konuda fikrini soruyorum veya birşey söylüyorum. O kadar yorucu ki,cevap vermiyor. tam 3 defa sordum..ve "sen birine bir şey sorsan cevap vermese ne yaparsın"dedim. Hİç dedi...Acaba zeka seviyesi çok mu düşük diye içimden geçirdim. ..merhamet ve maraz arasında kalmak böyle birşeymidir...Bir insan iyi yada fikrini söylemeli ki onunla iletişim kurabileyim. ne düşündüğünü bilmediklerimle iletişim kuramıyorum. geriliyorum.

29 Mayıs 2011 Pazar

Çiçek çiçek

Yeniden Merhaba Blog'um

Bir kapalıydın..sonrada ben unuttum. Aklıma gelmişken "hoşgeldin bloğum"

16 Şubat 2011 Çarşamba

Samsun sağlık Meslek lisesi bahçesindeki çam ağacıydı o vakitler

Sabah NTVde,

İlahiyat profesörüymüş ,bir erkek konuştu "kadının kıyafeti uygun değilse taciz ortaktır" dedi."Uygun değilse"ne demek? Kime göre uygunluk aranıyor. Kıyafetimin uygunluğuna ben karar verebilirim. Uygun kıyafet ve uygun davranış kararı kimin zihniyetine göre verilecek...

15 Şubat 2011 Salı

iyi geceler türkiye

Müstakil yeşil bahçeli ev ile beton apartmanlar arasında kalmak

Gökyüzü açık olduğunda yani kafamızı yukarı kaldırdığımızda atmosferin soğuğunu kesen bulut tabakası olmadığında soğuk nerdeyse ısırıyor gibi acıtır. Ayazdır bunun adı.Buz yapar. Radyatör petekleri ısınıyor ama salon ısınmıyor. Mutfağa petek konmamış, kocaman salona 2 petek ,bir de evin çatısı yok. Beton üstümüz. Kışın çok soğuk yazın felaket sıcak...
Bu gün belediyeye gittim. Hiç değilse kenarına 4 tuğla örüp çatıyı kapatayım diye. Ama sıfır tuğla dediler. Hiç tuğla örmeden çatı kapatmak onca parasına rağmen sadece ısınma soğutma dışında kullanılmaması demek. Onca paraya rağmen kullanılabilecek kadar olamaz mı? Olamaz mış. Zamanında ruhsat alabilecek param olsaydı,4 kat daha yapma hakkım varken.. Bu hayat bana göre değil. Kimseye zarar vermeyen bir şey yapmamama izin verilmeyecek biliyorum.
Ben ise yeşil bahçeli müstakil evde yapmak ve donmakla, beton apartmanlarda yaşamak arasında bocalayıp duruyorum.

Parmağıma batan diken acıtıyordu..

Sol elim işaret parmağımın orta parmağa bakan tarafına diken battı. 2 gündür bir şeye dokunsam acıtıyor. Minicik diken parmağıma nasıl battı derseniz. Şöyle oldu: bizim evin aşağısına belediyemiz yüksek bir yol yaptı o yoldan geçen herkes çöplerini benim balkondan baktığım zeytin ağaçlarının dibine atıyorlar. Etrafta naylon yığını görmekten hoşlanmıyorum. Arada gidip onları topluyorum.Ama o boş arsa böğurtlen dikenleriyle de dolu, naylonları pet şişeleri toplamak için o dikenlerin bir kısmını kestim ve kenara taşırken eldivene rağmen elime battı.
Demem o ki: işaret parmağımın iç tarafına batan dikeni çıkaracak birine ihtiyaç duydum. Ama yok. Milyonlarca arkadaşım var,ama bu gün o dikeni çıkaracak birini arayamadım.
Az önce yakın gözlüğümü taktım ve en parlak lambanın altında parmağımın dikenli bölgesini iğne ile oydum. değdiğim anda ucu canımı çok acıtsa da,nihayet iğnenin ucuna takılarak çıktı...
Anladım ki yardımlaşma gözünüze çapak battığında elinize diken battığında başlıyor..
Kaç kişinin elinden diken çıkardınız...

9 Ocak 2011 Pazar

BüyükAda'dan



Songül çekmiş bunu, büyük adaya gitmiştik Adanada'dan geldikleri günün ertesi..fatoş yürümeyi sevmeyen kişi, ben ise yürüme hastasıydım... Bundandır tutmamıştı koordinatlarımız..İyi ki songül varmış. Büyükada fevkalede güzel. Ancak düşüncesiz insanlar çöpleriyle doldurmuş kenarlarını, ağaç altlarını, Yinede "böyle" manzaralarıyla direniyorlar.

offff, kendime kıllık yapıyorum, başkalarına değil

Ben tembelim,kaçağım, kendimle karşılaşmak istemeyen bir oyuncuyum. 30 sene "yazacağım" deyip, "yazması gerekenlerden" başka şeyler yazan biriyim.
"Ders çalışmam gerek" deyip kitabını yanında taşıyan, hep kitabın kapağını açıp okumaya hazırmış gibi yapıp ama hiç hazır olmayanım..
Doğru ben yılın kılıyım ama bu kendime kıllık,,
başkalarına kıllık yapmakta bu kadar usta değilim.