Bir çiçek gördüm bugün rengi turuncu sarı kırmızı karışık, sanki onu görmem için oradaydı ve yaşamak kötü şeyleri örten güzellikleri görmek içindi.
28 Şubat 2016 Pazar
"Hazzın erkek egemen kurgusuna karşı bedenimizi/kendimizi tanıyor muyuz"a müdahale
Bu güne kadar 45 yerde 2500den fazla kadına bu başlık altında biyolojimizi yazanların bizden sakladığı veya sadece erkek diliyle erkeklere anlattığı konuları anlattım. ve hala "ben ne anlatacağım"derim her anlatı başlangıcında. çünkü. kadınlar katı erkek baskısı altında öz irade ve inisiyatif kullanmaktan çekiniyorlar.
8 yıl (lise artı lisans)hemşirelik eğitimi aldım ( anatomi, biyoloji fizyoloji- psikoloji, toplum sağlığı ve hasta bakımı- doğum, üreme, vb dersler dahil) fakat bunca mesleki bilgi ve birikim ancak feminist gözlükle bakınca ancak netleşti.
Anladım ki en cinsiyetçi bilim tıp bilimi.
Anladım ki orta çağda aristokrasi ile kilise işbirliği yaparak "kadınlar cadıdır , büyücüler, sihir yapıyorlar şeytanla işbirliği içindeler" propagandasıyla; yoksullara yardım eden, bitkilerden ilaç yapan şifacı kadınları, o çağın baskın karanlık düzenine (*)karşı olan kadınları tek tek bulup katledilmişler.
At üstünde dolaşarak cadı/kadın arayan muhafızlarla yakalattıkları her kadını halk önünde türlü-akıl almaz işkencelerle acılar çektirerek öldürmüşlerdir.
Öyle ki bir köyde tek bir kadının hayatta kaldığı yazılır. Biz ortaçağlılardan cadı ninelerimizin hesabını sorduk mu. Cadıların erkek sisteme ödediği bedeli hiç bir erkek hiç bir iktidara ödememiştir.
Şimdi insanlık tarihi boyunca erkek egemenliğine karşı direnen, her kazanım için mutlak bedel ödeyen kadınların sayesinde biz bu gün sokağa çıkabiliyoruz.
Bütün bu hak temelli mücadelelerimiz bu günün Türkiye'sinde günde en az 3 kadının öldürmesiyle sonuçlanıyor. Artık sussak da konuşsak da öldürülüyoruz. Şindler'in listesi filmindeki gestapo/asker gibi egemen erkeklerin karşısında Kadınlar neyi yaparsa hayatta kalır ne yapmazsa öldürülür bilemez haldeler. Canımızı onun keyfine emanet eden boklu sistemlerini arkalarına alıp güç asimetrisini de enikonu kullanıp kadına yönelik şiddet üretiyorlar. kadının tek silahı kadın dayanışması.
Neyse bu mevzu derin .
Demem o ki; Tarihten bu yana mücadele eden demir çeneli meleklere rağmen, bazı kadınlar şu yukarıda yazdığım konu başlığını dahi yazamıyorlar.
6 mart günü anlatacağım konu için"beden atölyesi" başlığını koymuşlar. Ulunenem aşkına "beden atölyesi" ne demek ey kadınlar. Beden atölyesi beden bedmeyen atölyesi..veya bedemeyen atölyesi... beden bir yana bunun atölyesi nasıl olur o bir yana.
hergün binlerce kadın hayatta kalmak adına bu erkek sistemle mücadele ederken biz bizzat kendimizin düzenlediği kimseye hesap vermek zorunda olmadığımız etkinliklerde doğru başlıkları yazmaktan neden geri duruyoruz.
En rahatsız olduğum davranışlardan biri de; İstanbul'da bir erkek egemen derneğin kadınları etkinlik düzenlerken, başka kaınlar adına karar vermeleriydi. "bu konuyu bizimkiler anlamazlar, bu bizim kadınlara göre değil..bla bla" Arkadaş sen nasıl biliyorsun o kadının anlayıp anlayamayacağını da onun adına "olmaz" diyorsun. Hele bir anlatalım bakalım anlar mı anlamaz mı?
Bazı erkeler ve yer yer kadınlar o kadar müdahaleciler ki. kadın için yaşamsal olan bir konuya dahi "olmaz" diyebiliyorlar.
Akşama kadar peynir ekmek gibi kadının amına söven erkekler, AMK diye dergi çıkaran erkek, kadının grafik şeklinde yapılmış vulva/am afişine dahi tahammül edemiyorlar. Erkek her dakika her türlü uzuv görseline ulaşabilirken, kadınlar kendi organlarının grafiğini bir etkinlik afişine çizmekten imtina ediyorlar.
Çünkü her örgütteki erkeğin olmazsa olmazıdır "kadına müdahale"..Aman kadınlar bizim olmadığımız yerde kendilerine dair bir kelime konuşmasınlar diye her türlü engeli çıkarabilirler. hem de hiç ummadığını adamlar"özgürlük adına" yapar bu müdahaleyi.
Bütün bu baskılar, gücün çevresinden kopamamışlar gösteriyor ki; el konulmuş bedenlerimiz, yok sayılmış organımız, yaşanmamış hazlarımız , mücadelesini verecek hayatımız var.
.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder