29 Haziran 2016 Çarşamba

50bin lira kimde var.

 Devlet (yani devleti oluşturan bütün kurum ve kuruluşlar) Kadınları erkek şiddetinden korumadılar...Aralıksız  erkek /koca şiddetine karşı defalarca  koruma ve uzaklaştırma kararı aldıran Çilem Doğan bu kararların onu şiddetten korumadığını gördü..Hasret'e dedikleri gibi "koruma kararı bir kağıttan ibaret kalıyordu"..
     Her gün öldürülmek korkusuyla yatağa giren Çilem can havliyle eline geçen silahla kocasına karşı kendini savunmuş, dolaysıyla ceza evine atılmıştı. feminist avukatları gayet doğru argümanlarla çilem'in meşru müdafaa sebebiyle beraat etmesini istediler.
    Devlet korumadığı kadını  beraat ettirmedi.
   "Git 50 bin lira bul ben de seni kefaletle  tahliye edeyim..her hafta gel şu karakolda imza ver"
...
Bütün erkeklik turnusol kağıdında bu davayla açığa çıktı. Erkek katili kadından  korktular. Kadınlara/karılarına sevgililerine şiddet uygulayan o deyyus heriflerin çoğu "Bir kadının meşrumüdafaa'dan şartlı tahliyesine tahammül edemediler...
    Yağma yok.."Kadın işkenceci kocayı  öldürürdü.".'aşkolsun erkek kadını öldürmeliydi.'.bak o zaman bu denyoların gıkı çıkar mı...iki vah vah la bir zah zahla geçiştirlerdi..Öldürülen yüzlerce kadını ve bitirilen  hayatlarını  ,geride kalan çocuklarını kim umursardı...
    Bakın kadın düşmanı beyler, Devlet çilemi korumadı cinayete zorladı. ve üstüne üstlük kormadığı kadından "seni şartlı bırakırım ama 50bin lira bul"dedi. Kadınların sermayesi mi var. fabrikası mı malı mülkü mü var...görünmeyen emekleri kaç elli bin eder...
    Ne oldu Babası buldu 50bini..Zaten erkek avukatına'da babsı para veriyordu.
    Ne oldu Çilem'leri Koca şiddetinden korumayan devlet, 50bin lira karşılığı 2 erkeğe hibe etti. Şimdi çilem kocadan kurtuldu ama onun özgürlüğüne 50 bin lirayla el koyan başka erkekler var.
   Ah devlet sosyalliğin sıfır. Zulmün 100
  Koruman sıfır, öldürmen 100.

  Erkekler helede solcu aydın kaydınım diyenler, hiç değilse  kadın konusunda bir defacık  susmayı bilmeli.

Mağduru değil egemeni engelleyin.

Bu günler de çok sık fark ettiğim bir durum var. Bir kadın bir erkekle tartışırken , Orada başkaları varsa ,kadına yapma boş ver vb diyerek önüne geçiyorlar. Erkeği yani egemen olanı engellemiyorlar.
Geçen akşam bir marketin reyonlarının uc tarafında bir erkek yanındaki kadına bağırıyordu ve kadın ağlıyordu. Gittim" kadına- bu adamın sana sözlü psikolojik şiddet uyguladığını gördüm, bir desteğe  yadıma ihtiyacın var mı dedim.." dedim. Genç herif pişkin "sana ne" diye üstüme yürüdü. Ben bana ne olduğunu ona anlatacak değildim. ANLAMAZKİ...
      Güçleri kendinden güçsüz olana yeten bu herifler gayet kaba olurlar dünyaya çükleriyle bakarlar.
      El kol hareketiyle üstüme yürüdü ve dua etki yaşlısın dedi. Ben de dua etki gençsiz dedim. Ne dir bu yaşın başımıza negatif yerden kakılması yahu.
     "bak erkeKKK ,senin bana da şu yanındaki kadına da kaba kuvvetin yeter, bir vursan yere düşerim,  Sen git kendi kilonda biriyle güreş.....senin gibiler yüzünden kadına yönelik erkek şiddetinde avrupa birincisiyiz.
    bana "seni öldürürüm"diye bağırıyor..."öldürürsün buna gücün yeter. zaten günde en az 3ümüzü öldürüyorsunuz....fakat senin gibilerin hakkından Nevin'  Çilem, Yasemin geliyor..."
      Kadına yönelik erkek şiddetinin bütün unsurlarına sahip bu herif bana doğru -hakaret ederek yürüyünce, tamamen o savunma refleksimle bir tokat attım..Ortalık karıştı..vurmak için yeltenince araya market arabasını sürdüm...
    Market görevlisi erkek  gelmiş beni engelliyor "yapma vs" diyor.
   dedim beni niye engelliyorsun. "sana zarar vermesin diye" dedi.
  Yahu arkadaş bak işte zarar veren o, onu engelle...kadını koruyamıyorsunuz erkeği engelleyin..
   Bakıyorum trafikde tartışsam bir erkek eli beni engelliyor..o daha güçlü öküze bir şey diyen yok.
   Hangi pisliğe müdahale etsem,  diğer pislikler mağduru engelliyor...artık kendinize gelin..esas suçluyu, şiddet uygulayanı engelleyin ki biz savunmaya geçmeyelim...
     
........Kadın onu terketmediği için genç kadını suçladı marketteki erkek kısmı..."ya ölüm ya terk etmek dedim, ölüm dediler...ölüdürülüyoruz zaten.
      erkekler kadına dayattıkları hayatı anlamıyor, günbe gün ettikleri zülmü kabul etmiyorlar.
      Etmezler.
      Bu egemenlik aşınmalı.

   
 

24 Haziran 2016 Cuma

Mağdurun Meşhurluğundan yararlanmak hiç şık olmadı

Düşünüyorum, Kayda geçmeyenler..Nevin, Yasemin, Çilem,  Bircan B ve Özgecan'lar 
*Fena bir şey yapıyorum düşünüyorum..
 … ayrıntılarını nedenlerini, niçinlerini düşünüyorum ...öldürülenler ve hayatta kalanlar...
... Erkekler gibi  gibi yargınız da  kadınlardan intikam alsın mı istiyorsunuz beyler...

*13 senedir; kadına yönelik erkek şiddetine karşı  mücadelenin içindeyim.
Erkeklerin şiddetine karşı;- güç asimetrisi ve erkek sistemi karşımızda Çin seddi gibi durduğu için- ancak yan yana gelerek/ dayanışmayla mücadele edebildiğimizi, tek gücümüzün dayanışmak olduğunu gördüm..hissettim,biliyorum..
*Bütün mücadelemiz  iktidarından en alt sınıftaki- işçi çöpcü marangoz, işsiz-erkeğe kadar kadına sözle elle gözle taciz ,(evlilikde dahi)tecavüz, kaba şiddet, ekonomik ve psiklojik şiddet uygularken tüm ErkekEgemenSisteme karşı oldu.
*Gel gelelim canımız burnumuzda yaşama tutunmaya çalışırken yine erkek ve erkek egemen sistemi içselleştirmiş/üreten kadınlarla da mücadele etmek,dert anlatmak bize düştü..
Bir defasında erkeklerin bahane uydurup öldürdüdüğü kadınlar için bir parkart yapalım dedik. .Alfabetik sırayla minik harflerle yüzlerce kadının adı koca pankarta sığmadı…
*
ERKEKLER  Sistemden az yada çok nemalananlardır, Devleti ve baş kadın düşmanını da  yanlarına alarak kadına yönelik şiddeti iyice artırdılar. Kadınlar evlilik boyu süren şiddetten  boşanarak da kurtulamadılar…öldürülen kadınların %46sı boşanmak isteyen kadınlardı.
Kocalarının tecavüzüne uğradılar. Sustular…Akla hayale gelmez işkencelere maruz kaldılar.
Sustular,
*Erkek şiddetine karşı çıkmaya kalkanlar, kocalara,sevgililere, flörtlerine yani erkeğin isteklerine HAYIR diyen kadınlar dayaktan cinayete varan şiddet gördüler.
  *Feministler 15 senedir yüksek sesle  söylüyorlar."kadın cinayetleri politiktir"
  Bahri Belen’den sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “adi cinayetler” dediği #KadınKatliamı her gün 3 kadının öldürülmesiyle sürüyor..ve siz hala erkeklerin  güç asimetrisinin negatif tarafında olan kadını öldürmesine “adi  cinayet” diyorsunuz. Kadın cinayetleri erkek egemen sistemin sonucudur yani sistematiktir.(kadınların erkek öldürmesi münferittir,  başka kurtuluş kalmadığında öldürüleceklerini anladığında ancak öldürürler)
*Uzatmadan söyleyeyim, Çocukluğumuzdan beri süren ayrımcılık cinsiyetçilik yani erkek şiddeti karşısında bir gün içimizden/kadınlardan biri can havliyle şiddet uygulayana karşı kendini savunuyor, Yani o şiddetten kurtuluşu sadece o erkeği öldürmekle mümkün….Siz olsanız ne yaparsınız.
#KatilimYatağımda
Ezilenler ezenlere(kadının bedenine ve emeğine el koyan erkeklere) karşı derin sevgi mi beslesinler..Siz katilinizle aynı yatakta 3gün yatabilir misiniz… Binlerce kadının katili yatağındaki /kocası.
*Ne çabuk Unuttunuz ÖZGECAN ASLAN minibüs şoförü tarafından hunharca öldürüldüğünde feministler galeyana gelmedi. Çünkü feministler bu cinayetin; sırtından bıçaklanmış şefika Etik’den, Tecavüz edilerek öldürülmüş pippa bacca gibi  onlarca kadından, babasının tecavüzüne uğramış karakoldan eve gönderilince  boğazını kesilen genç kadınlardan, Tuğçe Anlar’dan, Şemse Allak’tan, Kadriye Demirel’den..Ayşe Yılbaş’tan..Sevim zariften….farklı olmadığını biliyordu…
Nevin Yıldırım tecavüzcüyü öldürdü, şimdi müebbet hapis cezasına çarptırılmış halde ceza evinde yatıyor.
Nevin tecavüze uğrarken köylüler tecavüzcüyü engellemek yerine Nevine köşeye sıkıştırdılar..Hergün “o kadın”diye işaret edip dedikodu yaptılar. Hiç birisi dahi Nevin’in yanında olmadı..Çünkü Nevin bu belayı bir tek tecavüzcünün karısına(halasına)söyledi. Halası da aynen diğer kadınlar gibi kocasına laf geçiremedi…çünkü şiddet tehdit vardı..çünkü kadınların erkek şiddetinden kurtulmak için gidecek yerleri sığınacak klübeleri yoktu.  Bütün köyün sıkıştırdığı köşeden Nevin tecavüzcüyü öldürmeden kurtulamadı.. KİM SUÇLU ? esas SUÇLU KİM?
#YaseminÇakal(kaymaklı)…Nişanlı iken başlayan koca dayağı evliliği boyunca-kaburgasının kırılması dahil – sürdü. Siz nerede idiniz. Yaseminle baba evine sığındı..Baba”  bu evden çıkan eve dönemez..ancak ölsü döner” diye o kadın karşıtı ölümcül gelenekleri yaseminin başına kaktı.
Bir düşünün beyler. Düşünün bir kirtik empati kurun. Biraz biraz biraz …ooof of!!  Vaz geçtim bişi olmayın..
Gölge etmeyin yeter.
İstanbul feminist kolektifin hazırladığı Güldünya Yayınlarından çıkan, kirpiğiniz yere düşmesin #HayatımızıSavunuyoruz ..adlı kitabta bu 3 kadının ve  başka kurtuluş olmadığında –şiddet uygulayan-erkeği öldürerek hayatlarını savunduğu için ceza evinde olan veya beraat eden kadınların hikayeleri var...karalar görüşler röportajlar var.
Kitap   2015 yılı hayatını savunan kadınların haberlerini içeriyor.
* Özgecan Arslan'ın canavarca öldürüldüğünde sokağa çıkanlar, Çilem, canavarca şiddet uygulayan kocasını öldürdüğünde  karşısına geçtiler. Bu son hafta içinde Çilem’e yapılan sosyal medya linçini görünce anladım ki, kadınlar ölmeli kurtulmamalı....erkeler indirm alıp eften püften yatıp çıkmalı.
*Özgecan o herifi öldürseydi,  Çilem’e yapılanın aynısını ona da yapacaktınız.  Yok efenim meşru müdaafa değilmiş de, kaçsaymış da, camdan atlasaymış da,  bağırsaymış ta, orda ne işi varmışta,,,kocasına hayır demeseymiş, kocanın her dediğini yapsaymış,,,kocadır dövermiş miş miş miş de miş miş… Böyle diyenlere de   benden: allah belanızı verseymiş de kadına şiddet  göstermeseymişsiniz..
     *Bu güne kadar 10 kadar kadın cinayeti davasını duruşma salonlarında dinledim. Erkekler öldürdükleri kadını akla hayale gelmez bahanelerle suçlayıp cinayetlerine kılıf aradılar. Ve  bu topraklar erkelerin kadın öldürmesine uygun bahanerler-cinayet kılıflarıyla doludur.  
Ne çok kadın mezarı var bu topraklarda….erkeğin eliyle itiklese yere kapanacak kadar fizik kuvveti olan kadını  “ neden öldürdün arkadaş kapıyı çarp git, boşan, ayrıl, ne olursa olsun öldürmeye hakkın yoktu”  demediler..
O mahkeme salonlarında öldürülmüş kadınlar 5 kere daha öldürüldü.
Şiddet uygulayan erkeği/kocasını,tecavüzcüyü kurtuluş için öldürmekten başka çare bırakmadığımız kadınlar cinayet işlemek zorunda kalılar. Mahkeme salonlarında konuşmadılar.Erkelerin onlara onlara uyguladığı şiddetin yarısını dahi anlatamadılar. (mesela Nevin hiç konuşamadı) Mesela Yasemin bütün kadınlar gibi cinsel şiddetti anlatamıyor...
*Biz biliyoruz ki bir kadın erkek şiddetine maruz kalıyorsa bunun içinde %500 cinsel şiddet vardır.  Tecavüzden, tacize kadar. Bu coğrafyanın erkekleri evliliği karılarına tecavüz etmek saklanıyorlarsa  kadın isyan etmesin de ne yapsın.
**Kadınlar konuşmuyor. O kocaların uyguladığı cinsel şiddeti anlatamıyorlar…canlarına tak eden o can havliyle silaha sarılıp hayatını savunma anını anlatamıyorlar..
Yargı erkek, hukuk erkek, şiddet erkek yani dil erkek dili,  
*Kadınlar kendi dillerini oluşturmak için çabalıyorlar.
*ÇilemDoğan için savcı “ağırlaştırlmış müebbet “istedi. Avukatları kılı kırk yararak, kadına dayatılan hayatı gören bir yerden sadece hukuka dayanarak savunma yaptılar. “Örselenmiş kadın sendromu, feminist meşru müdaafa” dahil kadının şiddet karşısında öldürülme ve yaşamda kalma anı üzerine örneklerle konuştular…
-Çilem’in erkek avukatı , gördüğü şiddete tanık olan “boşanma davasına”bakan kişi idi.
Uzun ve stresli duruşmalardan sonra çilem 15 yıla ceza almasına 1şerhle karar verildi bu  yasalara göre 9 yıl demekti.
Avukatlar yeniden dilekçe yazdılar…Bu kararla Müvekkillerinin içerde yatmasına gerekçelerle itiraz ettiler..yeniden toplanan heyet “şartlı tahliye”dedi…bakınız beraat değil. Kefaletle şartlı tahliye…
Uzun süredir öldürülen kadınların tarafında davaları takip eden feministler , son (nevin yıldırımdan sonra) hayatını savunan 2 kadının davasını üstlendiler. (çilem ve yasemin)
Gerçekleri yargıya anlatmak kadına dayatılan hayatı görerek kararlar verilmesi yönündeki çabalar ilk defa(takip edemediğimiz bir çok davada da beraat karraı  var..zonguldak sakarya ,antep,konya) çilemdoğan davasında somutlaştı.
Ve işte kıyamet bundan sonra koptu.
Özgecan öldürüldüğü için ” yeter ulan” çığlıkları atan, kadın yürüyüşlerinde dibimizde biten erkekler ŞİMDİ özgecan’ların ” yaşamı savunmasından, kadın isyanından  rahatsız oldular. NEDEN? 3 defa soruyorum NEDEN?
BURADA 3 mevzu VAR
1-Sosyal medyada linç kampanyası.
2-Çilem veya avukatlarına yapılan saldırılar.
3-Mağdurun meşhurundan nemalanmaya kalkanlar
Çilem çok genç , ”yine gidecekmisin”diyen  1 çocuğu var. Gördüğü sistemli şiddet karşısında can havliyle bir cinayet işledi..Biz Türkiyeli bir kadın ona mektuplar yazdık..kartlar attık… elbetteki bu mektuplar kartlar arasında Çilemle dayanışmayı aşan onu yandaşlaştırmaya çalışanlar olmuştur Olur, olacaktır. Bu suç değildir..Ama bir yerden sonra mağdura zarar verir. ( kadını kollamamız lazım. Böyle bir koşulda kim profesyonel davranabilir ki. Lütfen suistimal etmeyelim. Rahat bırakalım)
Hayatını savunan bir genç kadın bunca ilgiden etkilenmez mi.sen olsan etkilenmez misin..hepimize farklı değer bu durumlar.
Bu şartlı tahliye ile çocuğuna  kavuşan kadın için hepimiz çok sevindik..bu sistemde hepimiz çilem,nevin,yaseminiz…biliyoruz anlıyoruz. Feministler kadına yönelik erkek şiddetine karşı politika yaptıkları için hiçbir kadının zarar görmesini istemezler. Ama her kadın feminist değil ki. Paylaşımlarının ,iyi şeyler adına yaptıklarının Çilem’i zorda bırakacğını hesap etmezler.
   İstanbul’dan davayı takip eden kadınlar sadece 3 mor bayrakla geldiler..onlarca kadın çilem’in çocuğuna kavuşmasına, özgürlüğüne sevinmekten  eğlendik. Bu erkek adalet karşısında çilemin “şartlı tahliyesi” için verilen mücadeleyi kutluyorduk.
Hdp’den bazı kadınların-başta Figen’in (kadın ve eşitlik mücadelesi veren bir partiden olmak üzerinden) çilem’i ziyaret etmesi normaldi. Ama aile istemediği, kadın avukatlar ‘aman kamera sokmayın, sadece sohbet edin’ dediği halde oraya kamerayla gitmek “mağdurum meşhurluğundan yararlanmak” değil midir.   Bu konuda Figen’i eleştiriyorum. Amaç sadece bir kadını ziyaret olmalıydı. Kimsenin duymasına gerek de yoktu ihtiyaç da yoktu.
Bu anlarda binlerce kadın erkek şiddetine maruz . Kaçı isyan edebiliyor. 75 milyonluk Türkiyede kaç kadın sığınağı var.
-Önce ki hafta Elazığ'da eski koca kapıyı kırıp kadının(Bircan B.) evine girdi.Kadın kendini savundu 12 bıçak darbesiyle adamı öldürdü(bu meşru müdafaa değilde ne)..Peki bu kadın bu kocadan niye ayrılmıştı. Ayrılınca kurtulabilmiş miydi..Siz sayın çemkiren beyler, kadının onunla evli iken gördüğü şiddete mani oldunuz mu???  Seyirci dahi değilsiniz bizzat suça ortaksınız beyler...-


***Çilem’in bir de gayet düzgün bir erkek avukatı da vardı. O biraz gölgede kalmanın tatsızlığını feminist avukatlara yansıtması şık olmaz. (aklıma da geldi adını dahi bilmiyoruz diye) ama not düşelim, Çilem doğan ve kadın avukatlarının gündeme gelmesi “biz”den –yani bunca yıldır mücadele veren feministlerden kadınlardan ve sosyal medyada basın ve görsel medyada bunu duyurmamızdan kaynaklı.. sahip çıkmamızdan. Feministler kadınlarla sadece kadın olduğu için dayanışırlar….
Yoksa  eğer orada olmasaydık..kamuya duyurmasaydık Nevin gibi çilem'ide harcarlardı.
ERKEKLER NİYE KORKUYOR.
Kendileriyle yüzleş(m)iyorlar. Öldürdükleri milyonlarca(cadı katliamı,kadın katliamı) kadın içinden üç beş kadının meşru müdaafasından  hele de bunun yargı tarafından kabul edilmesinden hiç hoşlanmadılar. Çünkü kendilerinden korkuyorlar. Tarih boyu kadına yaptıklarından, çocukluklarından itibaren kız çocuklarına yaptıklarından , aşağıladıklarından korkuyorlar..korkuttukları tüm kadınlardan korkuyorlar…tecavüz ettiklerinden taciz ettiklerinden korkuyorlar..Çevremizde pirü pak mış gibi gezen erkekler aynı isyanla karşılaşmaktan korkuyorlar.
Şimdi çocukluğumuzda bizi taciz eden erkeklerin adını söylesek erkeklik yerinden oynar. Susturulduklarımızın  binde biri kayda geçse defter kalmaz.
Recep Tayyip Erdoğan”şiddet erkeğin fıtratından”deyince deyince neden binlerce erkek buna karşı yürümedi. “Yok böyle bir şey biz sistemden nemalanıyoruz, hizaya getirmek için kadını dövüyoruz, kadını mülk biliyoruz”demediler. 
Ben  artık yazmayayım onlara sorun”kadının meşru müdaafasından” neden rahatsız oldular da, her gün 3 kadının öldürlmesinden



19 Haziran 2016 Pazar

sen demezsen demem

Eğer sen arayıp demezsen ki "gel"..ben arayıp demem "geleyim mi".
Çünkü senin zamanını almak istemem..çünkü sen bütün planlarını yaptıktan sonra arta kalan zamandan bana da ayırmak istersen söylerim..Sen demeden ben dersem seni" gel "demeye zorlamış olurum.
Demedim ..evdeyim... boşluğun çile, ilmek yumağını sarıyorum

13 Haziran 2016 Pazartesi

Gitmek Türküsü

Hiç bir iş yapmak istemeyişim bir haftadır devam ediyor.
Bildim bileli gitmek istiyorum..
Ben çocukken köydeki evimize  babam ablam yılda bir ziyarete gelirdi, bazen de abim...Sonra bizi o vadinin yalnızlığında bırakıp geldikleri yere giderlerdi. Hep belleğimin bir tarafında durur tahta kepenkli pencereden , kuzeyin karanlığında iyice siyahlaşmış ormana bakışım..
  Dereli odanın bu camsız 2 tahta kanatlı penceresinden  taflan ağacının dallarına, çıtırık ağacına sarılmış üzüm teveğinin ay ışığından düşen  gölgesine bakardım.
   Hiç ama hiç hatırlamıyorum evde annem nerede küçük abim, kardeşlerim...? yani belleğimde evin diğer odaları sessiz evde hiç bir kandil yanmıyor. ışık yok.  ayın parıltısı var sonsuz göğün  gecesinde...
    Yani sevgili günlük işte  köyde evimize birileri gelince akşamları ses olurdu..ışık yanardı..Onlar gidince karanlığa gömülmemek için pencereden bakar içimden ağlardım. Kendini sıkarak ağlamak nasıldır bilir misiniz. Boğulur gibi olursunuz ya öyle...
    kaç yaşında mıydım..10..11.12.13...daha da küçük.
    Şimdi o günlerden bana kalan bir yalnızlık var.Evde durmak istemiyorum.
Yan odada biri olmalı. Şurada hiç bir şey yapmasa da bizden , yani kötü olmayan bana ses olan biri olmalı....olunca iyi olur mu bilmiyorum. Ama böyle zamanlarda dışarıdan bana doğru bir ses gelince iyi oluyorum.
    defalarca düşünüyorum nedir bu his.
    bu da değil ...
     geriye doğru koşuyorum o yılları aydınlatmak için ...çok karanlık ışık yetmiyor.

ve benim boş valizim -nereye kime olduğu belirsiz- hep gitmeye hazırlanıyor.
   
 

Babam anneme tecavüz etmiş (Elif'ler için)



Babam anneme tecavüz etmiş
Annem de babamı öldürmüş,
*
Beni doğurmak istememiş
Anlıyorum onu elbette
Bir tecavüz bebeğine bakmak
Kolay mı bu memlekette
*
Babam anneme tecavüz etmiş.
Annem masum ben de öyle
Ben adressizim bir yerlerde
O ise hapiste
*
artık o bakışlarınızı üstümden çekin,
Kime kızabilirim böyle doğduğum için
Tecavüz bebeği olmadığından,
Zaten   kaç çocuk emin



7 Haziran 2016 Salı

Yine çok acı var..yine kötülük hesapları var

  Bize düşen acı...gözyaşı..vah vah..
  Binlerce polise yüzlerce askere onlarca istihbarata rağmen bir koca taşıt veznecilere gelip bomba patlatmış.
   ölenler yaralananlar maddi manevi hasarlar.
   Başkan çıkıp dedi ki, Bu savaş sonsuza kadar sürecek,önemli olan minimize etmek..
  Evet sevgili Dünyalılar..bizim başkanın demokrasi barış yaşam hayali yok. İnsan hakları, adalet,hukuk ve barış öldürüldü. Dolaysıyla "bu öldürmeler ve ölmelerimiz sonuna kadar sürecekmiş...
    Yazık ona tapanlara da..
    Ve yine de başkan bir düşman işaret ediyor ve ölenlere" cennete gittiniz" diyerek kalanların gördüğüne değil duyduğuna inanmasını istiyor.
   öyle de oluyor.
   "Polise talimatı ben verdim,destan yazdılar" diyen de o idi.
    Rozerin Çukur'un ölüsü 5 ay sonra yeni gömüldü.
   İyi geceler yok bize
   

6 Haziran 2016 Pazartesi

Kadını Doğurmaya Zorlamak Cinayettir

 2006 yılından beri  Recep Tayyip adlı bir erkek, kadınlara "doğurun, 3 çocuk 5 çocuk yapın"deyip duruyor.
  Baktı bu yetmedi, kürtajı "fiilen" yasakladı.  Kadınların direnişine rağmen kanunen yasaklayamadığı için devlet hastanelerinde hekimleri kendi politikasına uygun davranmaya yöneltti..
   Kadınların doğum kontrol yöntemlerine ulaşımı engelledi.
  Ez kaza hamile kalan kadınların kürtaj olmasının önüne bin bir zorluk çıkardı. Doğurmak istemeyen kadın merdiven altına yönelmek zorunda bırakıldı. Ki işte bu zorlama sonucu hem kürtaj arttı..hem de kadınların sağlığı tehlikeye sokuldu.
    Sebebi nedir, geçmişinde hangi trawma vardır bilinmez ama, Recep Tayyip adlı kişi bu günlerde yine o ayrımcı cinsiyetçi politikalarına bir yenisini ekledi.
"doğurmak istemeyen,evi çekip çevirmeyen kadın yarım kadındır" deyiverdi. Onun önünde rükuya duran erkekler "ev işini yapmak istemiyorum, bırak evi bok götürsün" diyen kadınlara şiddet uygulamaktan ,yarım kadın tam kadın muhabbetinden geri kalmayacaklardır.
    özetle: bu adam  cumhuriyet tarihinde en kadın düşmanı ,kadından nefret eden kişisidir.
   O konuştukça kadına yönelik erkek şiddeti artmaktadır.
   O bir azmettiricidir.  O bir kadın düşmanıdır.
   Bu suçlarının cezasını çekmelidir.