Devlet (yani devleti oluşturan bütün kurum ve kuruluşlar) Kadınları erkek şiddetinden korumadılar...Aralıksız erkek /koca şiddetine karşı defalarca koruma ve uzaklaştırma kararı aldıran Çilem Doğan bu kararların onu şiddetten korumadığını gördü..Hasret'e dedikleri gibi "koruma kararı bir kağıttan ibaret kalıyordu"..
Her gün öldürülmek korkusuyla yatağa giren Çilem can havliyle eline geçen silahla kocasına karşı kendini savunmuş, dolaysıyla ceza evine atılmıştı. feminist avukatları gayet doğru argümanlarla çilem'in meşru müdafaa sebebiyle beraat etmesini istediler.
Devlet korumadığı kadını beraat ettirmedi.
"Git 50 bin lira bul ben de seni kefaletle tahliye edeyim..her hafta gel şu karakolda imza ver"
...
Bütün erkeklik turnusol kağıdında bu davayla açığa çıktı. Erkek katili kadından korktular. Kadınlara/karılarına sevgililerine şiddet uygulayan o deyyus heriflerin çoğu "Bir kadının meşrumüdafaa'dan şartlı tahliyesine tahammül edemediler...
Yağma yok.."Kadın işkenceci kocayı öldürürdü.".'aşkolsun erkek kadını öldürmeliydi.'.bak o zaman bu denyoların gıkı çıkar mı...iki vah vah la bir zah zahla geçiştirlerdi..Öldürülen yüzlerce kadını ve bitirilen hayatlarını ,geride kalan çocuklarını kim umursardı...
Bakın kadın düşmanı beyler, Devlet çilemi korumadı cinayete zorladı. ve üstüne üstlük kormadığı kadından "seni şartlı bırakırım ama 50bin lira bul"dedi. Kadınların sermayesi mi var. fabrikası mı malı mülkü mü var...görünmeyen emekleri kaç elli bin eder...
Ne oldu Babası buldu 50bini..Zaten erkek avukatına'da babsı para veriyordu.
Ne oldu Çilem'leri Koca şiddetinden korumayan devlet, 50bin lira karşılığı 2 erkeğe hibe etti. Şimdi çilem kocadan kurtuldu ama onun özgürlüğüne 50 bin lirayla el koyan başka erkekler var.
Ah devlet sosyalliğin sıfır. Zulmün 100
Koruman sıfır, öldürmen 100.
Erkekler helede solcu aydın kaydınım diyenler, hiç değilse kadın konusunda bir defacık susmayı bilmeli.
Bir çiçek gördüm bugün rengi turuncu sarı kırmızı karışık, sanki onu görmem için oradaydı ve yaşamak kötü şeyleri örten güzellikleri görmek içindi.
29 Haziran 2016 Çarşamba
Mağduru değil egemeni engelleyin.
Bu günler de çok sık fark ettiğim bir durum var. Bir kadın bir erkekle tartışırken , Orada başkaları varsa ,kadına yapma boş ver vb diyerek önüne geçiyorlar. Erkeği yani egemen olanı engellemiyorlar.
Geçen akşam bir marketin reyonlarının uc tarafında bir erkek yanındaki kadına bağırıyordu ve kadın ağlıyordu. Gittim" kadına- bu adamın sana sözlü psikolojik şiddet uyguladığını gördüm, bir desteğe yadıma ihtiyacın var mı dedim.." dedim. Genç herif pişkin "sana ne" diye üstüme yürüdü. Ben bana ne olduğunu ona anlatacak değildim. ANLAMAZKİ...
Güçleri kendinden güçsüz olana yeten bu herifler gayet kaba olurlar dünyaya çükleriyle bakarlar.
El kol hareketiyle üstüme yürüdü ve dua etki yaşlısın dedi. Ben de dua etki gençsiz dedim. Ne dir bu yaşın başımıza negatif yerden kakılması yahu.
"bak erkeKKK ,senin bana da şu yanındaki kadına da kaba kuvvetin yeter, bir vursan yere düşerim, Sen git kendi kilonda biriyle güreş.....senin gibiler yüzünden kadına yönelik erkek şiddetinde avrupa birincisiyiz.
bana "seni öldürürüm"diye bağırıyor..."öldürürsün buna gücün yeter. zaten günde en az 3ümüzü öldürüyorsunuz....fakat senin gibilerin hakkından Nevin' Çilem, Yasemin geliyor..."
Kadına yönelik erkek şiddetinin bütün unsurlarına sahip bu herif bana doğru -hakaret ederek yürüyünce, tamamen o savunma refleksimle bir tokat attım..Ortalık karıştı..vurmak için yeltenince araya market arabasını sürdüm...
Market görevlisi erkek gelmiş beni engelliyor "yapma vs" diyor.
dedim beni niye engelliyorsun. "sana zarar vermesin diye" dedi.
Yahu arkadaş bak işte zarar veren o, onu engelle...kadını koruyamıyorsunuz erkeği engelleyin..
Bakıyorum trafikde tartışsam bir erkek eli beni engelliyor..o daha güçlü öküze bir şey diyen yok.
Hangi pisliğe müdahale etsem, diğer pislikler mağduru engelliyor...artık kendinize gelin..esas suçluyu, şiddet uygulayanı engelleyin ki biz savunmaya geçmeyelim...
........Kadın onu terketmediği için genç kadını suçladı marketteki erkek kısmı..."ya ölüm ya terk etmek dedim, ölüm dediler...ölüdürülüyoruz zaten.
erkekler kadına dayattıkları hayatı anlamıyor, günbe gün ettikleri zülmü kabul etmiyorlar.
Etmezler.
Bu egemenlik aşınmalı.
Geçen akşam bir marketin reyonlarının uc tarafında bir erkek yanındaki kadına bağırıyordu ve kadın ağlıyordu. Gittim" kadına- bu adamın sana sözlü psikolojik şiddet uyguladığını gördüm, bir desteğe yadıma ihtiyacın var mı dedim.." dedim. Genç herif pişkin "sana ne" diye üstüme yürüdü. Ben bana ne olduğunu ona anlatacak değildim. ANLAMAZKİ...
Güçleri kendinden güçsüz olana yeten bu herifler gayet kaba olurlar dünyaya çükleriyle bakarlar.
El kol hareketiyle üstüme yürüdü ve dua etki yaşlısın dedi. Ben de dua etki gençsiz dedim. Ne dir bu yaşın başımıza negatif yerden kakılması yahu.
"bak erkeKKK ,senin bana da şu yanındaki kadına da kaba kuvvetin yeter, bir vursan yere düşerim, Sen git kendi kilonda biriyle güreş.....senin gibiler yüzünden kadına yönelik erkek şiddetinde avrupa birincisiyiz.
bana "seni öldürürüm"diye bağırıyor..."öldürürsün buna gücün yeter. zaten günde en az 3ümüzü öldürüyorsunuz....fakat senin gibilerin hakkından Nevin' Çilem, Yasemin geliyor..."
Kadına yönelik erkek şiddetinin bütün unsurlarına sahip bu herif bana doğru -hakaret ederek yürüyünce, tamamen o savunma refleksimle bir tokat attım..Ortalık karıştı..vurmak için yeltenince araya market arabasını sürdüm...
Market görevlisi erkek gelmiş beni engelliyor "yapma vs" diyor.
dedim beni niye engelliyorsun. "sana zarar vermesin diye" dedi.
Yahu arkadaş bak işte zarar veren o, onu engelle...kadını koruyamıyorsunuz erkeği engelleyin..
Bakıyorum trafikde tartışsam bir erkek eli beni engelliyor..o daha güçlü öküze bir şey diyen yok.
Hangi pisliğe müdahale etsem, diğer pislikler mağduru engelliyor...artık kendinize gelin..esas suçluyu, şiddet uygulayanı engelleyin ki biz savunmaya geçmeyelim...
........Kadın onu terketmediği için genç kadını suçladı marketteki erkek kısmı..."ya ölüm ya terk etmek dedim, ölüm dediler...ölüdürülüyoruz zaten.
erkekler kadına dayattıkları hayatı anlamıyor, günbe gün ettikleri zülmü kabul etmiyorlar.
Etmezler.
Bu egemenlik aşınmalı.
25 Haziran 2016 Cumartesi
24 Haziran 2016 Cuma
Mağdurun Meşhurluğundan yararlanmak hiç şık olmadı
Düşünüyorum, Kayda geçmeyenler..Nevin, Yasemin, Çilem, Bircan B ve Özgecan'lar
*Fena bir şey yapıyorum düşünüyorum..
… ayrıntılarını nedenlerini, niçinlerini düşünüyorum ...öldürülenler ve hayatta kalanlar...
... Erkekler gibi gibi yargınız da kadınlardan intikam alsın mı istiyorsunuz beyler...
... Erkekler gibi gibi yargınız da kadınlardan intikam alsın mı istiyorsunuz beyler...
*13 senedir; kadına yönelik erkek şiddetine karşı mücadelenin içindeyim.
Erkeklerin şiddetine karşı;- güç
asimetrisi ve erkek sistemi karşımızda Çin seddi gibi durduğu için- ancak
yan yana gelerek/ dayanışmayla mücadele edebildiğimizi, tek gücümüzün dayanışmak olduğunu gördüm..hissettim,biliyorum..
*Bütün mücadelemiz iktidarından en alt sınıftaki- işçi çöpcü
marangoz, işsiz-erkeğe kadar kadına sözle elle gözle taciz ,(evlilikde dahi)tecavüz,
kaba şiddet, ekonomik ve psiklojik şiddet uygularken tüm ErkekEgemenSisteme karşı oldu.
*Gel gelelim canımız burnumuzda
yaşama tutunmaya çalışırken yine erkek ve erkek egemen sistemi
içselleştirmiş/üreten kadınlarla da mücadele etmek,dert anlatmak bize düştü..
Bir defasında erkeklerin bahane uydurup öldürdüdüğü kadınlar için bir parkart yapalım
dedik. .Alfabetik sırayla minik harflerle yüzlerce kadının adı koca pankarta sığmadı…
*
ERKEKLER Sistemden az yada çok nemalananlardır, Devleti ve baş kadın düşmanını da yanlarına alarak kadına yönelik şiddeti iyice artırdılar. Kadınlar
evlilik boyu süren şiddetten boşanarak da kurtulamadılar…öldürülen kadınların %46sı boşanmak isteyen kadınlardı.
Kocalarının tecavüzüne
uğradılar. Sustular…Akla hayale gelmez işkencelere maruz kaldılar.
Sustular,
*Erkek şiddetine karşı çıkmaya
kalkanlar, kocalara,sevgililere, flörtlerine yani erkeğin isteklerine HAYIR
diyen kadınlar dayaktan cinayete varan şiddet gördüler.
*Feministler 15 senedir yüksek
sesle söylüyorlar."kadın cinayetleri politiktir"
Bahri Belen’den
sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “adi cinayetler” dediği #KadınKatliamı her
gün 3 kadının öldürülmesiyle sürüyor..ve siz hala erkeklerin güç
asimetrisinin negatif tarafında olan kadını öldürmesine “adi cinayet”
diyorsunuz. Kadın cinayetleri erkek egemen sistemin sonucudur yani
sistematiktir.(kadınların erkek öldürmesi münferittir, başka kurtuluş kalmadığında öldürüleceklerini anladığında ancak öldürürler)
*Uzatmadan söyleyeyim,
Çocukluğumuzdan beri süren ayrımcılık cinsiyetçilik yani erkek şiddeti
karşısında bir gün içimizden/kadınlardan biri can havliyle şiddet uygulayana
karşı kendini savunuyor, Yani o şiddetten kurtuluşu sadece o erkeği öldürmekle
mümkün….Siz olsanız ne yaparsınız.
#KatilimYatağımda
Ezilenler ezenlere(kadının
bedenine ve emeğine el koyan erkeklere) karşı derin sevgi mi beslesinler..Siz
katilinizle aynı yatakta 3gün yatabilir misiniz… Binlerce kadının katili
yatağındaki /kocası.
*Ne çabuk Unuttunuz ÖZGECAN ASLAN
minibüs şoförü tarafından hunharca öldürüldüğünde feministler galeyana gelmedi.
Çünkü feministler bu cinayetin; sırtından bıçaklanmış şefika Etik’den, Tecavüz
edilerek öldürülmüş pippa bacca gibi onlarca kadından, babasının tecavüzüne uğramış
karakoldan eve gönderilince boğazını kesilen genç kadınlardan, Tuğçe
Anlar’dan, Şemse Allak’tan, Kadriye Demirel’den..Ayşe Yılbaş’tan..Sevim zariften….farklı
olmadığını biliyordu…
Nevin Yıldırım tecavüzcüyü
öldürdü, şimdi müebbet hapis cezasına çarptırılmış halde ceza evinde yatıyor.
Nevin tecavüze uğrarken köylüler
tecavüzcüyü engellemek yerine Nevine köşeye sıkıştırdılar..Hergün “o kadın”diye
işaret edip dedikodu yaptılar. Hiç birisi dahi Nevin’in yanında olmadı..Çünkü
Nevin bu belayı bir tek tecavüzcünün karısına(halasına)söyledi. Halası da aynen
diğer kadınlar gibi kocasına laf geçiremedi…çünkü şiddet tehdit vardı..çünkü
kadınların erkek şiddetinden kurtulmak için gidecek yerleri sığınacak klübeleri
yoktu. Bütün köyün sıkıştırdığı köşeden
Nevin tecavüzcüyü öldürmeden kurtulamadı.. KİM SUÇLU ? esas SUÇLU KİM?
#YaseminÇakal(kaymaklı)…Nişanlı
iken başlayan koca dayağı evliliği boyunca-kaburgasının kırılması dahil –
sürdü. Siz nerede idiniz. Yaseminle baba evine sığındı..Baba” bu evden çıkan eve dönemez..ancak ölsü döner”
diye o kadın karşıtı ölümcül gelenekleri yaseminin başına kaktı.
Bir
düşünün beyler. Düşünün bir kirtik empati kurun. Biraz biraz biraz …ooof of!! Vaz geçtim bişi olmayın..
Gölge etmeyin
yeter.
İstanbul
feminist kolektifin hazırladığı Güldünya Yayınlarından çıkan, kirpiğiniz yere
düşmesin #HayatımızıSavunuyoruz ..adlı kitabta bu 3 kadının ve başka kurtuluş olmadığında –şiddet uygulayan-erkeği
öldürerek hayatlarını savunduğu için ceza evinde olan veya beraat eden
kadınların hikayeleri var...karalar görüşler röportajlar var.
Kitap 2015 yılı hayatını savunan kadınların haberlerini
içeriyor.
* Özgecan
Arslan'ın canavarca öldürüldüğünde sokağa çıkanlar, Çilem, canavarca
şiddet uygulayan kocasını öldürdüğünde karşısına geçtiler. Bu
son hafta içinde Çilem’e yapılan sosyal medya linçini görünce anladım ki,
kadınlar ölmeli kurtulmamalı....erkeler indirm alıp eften püften yatıp çıkmalı.
*Özgecan o herifi öldürseydi, Çilem’e yapılanın aynısını ona da
yapacaktınız. Yok efenim meşru müdaafa değilmiş de,
kaçsaymış da, camdan atlasaymış da,
bağırsaymış ta, orda ne işi varmışta,,,kocasına hayır demeseymiş, kocanın
her dediğini yapsaymış,,,kocadır dövermiş miş miş miş de miş miş… Böyle
diyenlere de benden: allah belanızı
verseymiş de kadına şiddet göstermeseymişsiniz..
*Bu güne kadar 10 kadar kadın cinayeti
davasını duruşma salonlarında dinledim. Erkekler öldürdükleri kadını akla
hayale gelmez bahanelerle suçlayıp cinayetlerine kılıf aradılar. Ve bu topraklar erkelerin kadın öldürmesine uygun
bahanerler-cinayet kılıflarıyla doludur.
Ne çok kadın mezarı var bu topraklarda….erkeğin eliyle itiklese yere
kapanacak kadar fizik kuvveti olan kadını “ neden öldürdün arkadaş kapıyı çarp git, boşan,
ayrıl, ne olursa olsun öldürmeye hakkın yoktu” demediler..
O mahkeme
salonlarında öldürülmüş kadınlar 5 kere daha öldürüldü.
Şiddet
uygulayan erkeği/kocasını,tecavüzcüyü kurtuluş için öldürmekten başka çare
bırakmadığımız kadınlar cinayet işlemek zorunda kalılar. Mahkeme salonlarında
konuşmadılar.Erkelerin onlara onlara uyguladığı şiddetin yarısını dahi
anlatamadılar. (mesela Nevin hiç konuşamadı) Mesela Yasemin bütün kadınlar gibi cinsel şiddetti anlatamıyor...
*Biz
biliyoruz ki bir kadın erkek şiddetine maruz kalıyorsa bunun içinde %500
cinsel şiddet vardır. Tecavüzden, tacize kadar. Bu coğrafyanın erkekleri evliliği
karılarına tecavüz etmek saklanıyorlarsa kadın isyan etmesin de ne yapsın.
**Kadınlar
konuşmuyor. O kocaların uyguladığı cinsel şiddeti anlatamıyorlar…canlarına tak
eden o can havliyle silaha sarılıp hayatını savunma anını anlatamıyorlar..
Yargı
erkek, hukuk erkek, şiddet erkek yani dil erkek dili,
*Kadınlar kendi dillerini oluşturmak için çabalıyorlar.
*ÇilemDoğan
için savcı “ağırlaştırlmış müebbet “istedi. Avukatları kılı kırk yararak, kadına
dayatılan hayatı gören bir yerden sadece hukuka dayanarak savunma yaptılar. “Örselenmiş
kadın sendromu, feminist meşru müdaafa” dahil kadının şiddet karşısında
öldürülme ve yaşamda kalma anı üzerine örneklerle konuştular…
-Çilem’in
erkek avukatı , gördüğü şiddete tanık olan “boşanma davasına”bakan kişi idi.
Uzun ve
stresli duruşmalardan sonra çilem 15 yıla ceza almasına 1şerhle karar verildi
bu yasalara göre 9 yıl demekti.
Avukatlar
yeniden dilekçe yazdılar…Bu kararla Müvekkillerinin içerde yatmasına
gerekçelerle itiraz ettiler..yeniden toplanan heyet “şartlı tahliye”dedi…bakınız
beraat değil. Kefaletle şartlı tahliye…
Uzun
süredir öldürülen kadınların tarafında davaları takip eden feministler , son
(nevin yıldırımdan sonra) hayatını savunan 2 kadının davasını üstlendiler.
(çilem ve yasemin)
Gerçekleri
yargıya anlatmak kadına dayatılan hayatı görerek kararlar verilmesi yönündeki
çabalar ilk defa(takip edemediğimiz bir çok davada da beraat karraı var..zonguldak sakarya ,antep,konya) çilemdoğan
davasında somutlaştı.
Ve işte
kıyamet bundan sonra koptu.
Özgecan
öldürüldüğü için ” yeter ulan” çığlıkları atan, kadın yürüyüşlerinde dibimizde
biten erkekler ŞİMDİ özgecan’ların ” yaşamı savunmasından, kadın isyanından rahatsız oldular. NEDEN? 3 defa soruyorum
NEDEN?
BURADA 3 mevzu VAR
1-Sosyal
medyada linç kampanyası.
2-Çilem
veya avukatlarına yapılan saldırılar.
3-Mağdurun
meşhurundan nemalanmaya kalkanlar
Çilem çok
genç , ”yine gidecekmisin”diyen 1 çocuğu
var. Gördüğü sistemli şiddet karşısında can havliyle bir cinayet işledi..Biz
Türkiyeli bir kadın ona mektuplar yazdık..kartlar attık… elbetteki bu mektuplar
kartlar arasında Çilemle dayanışmayı aşan onu yandaşlaştırmaya çalışanlar
olmuştur Olur, olacaktır. Bu suç değildir..Ama bir yerden sonra mağdura zarar
verir. ( kadını kollamamız lazım. Böyle bir koşulda kim profesyonel davranabilir ki. Lütfen suistimal etmeyelim. Rahat bırakalım)
Hayatını
savunan bir genç kadın bunca ilgiden etkilenmez mi.sen olsan etkilenmez
misin..hepimize farklı değer bu durumlar.
Bu şartlı
tahliye ile çocuğuna kavuşan kadın için
hepimiz çok sevindik..bu sistemde hepimiz çilem,nevin,yaseminiz…biliyoruz
anlıyoruz. Feministler kadına yönelik erkek şiddetine karşı politika yaptıkları
için hiçbir kadının zarar görmesini istemezler. Ama her kadın feminist değil
ki. Paylaşımlarının ,iyi şeyler adına yaptıklarının Çilem’i zorda bırakacğını
hesap etmezler.
İstanbul’dan davayı takip eden kadınlar sadece 3 mor bayrakla geldiler..onlarca kadın çilem’in çocuğuna
kavuşmasına, özgürlüğüne sevinmekten
eğlendik. Bu erkek adalet karşısında çilemin “şartlı tahliyesi” için
verilen mücadeleyi kutluyorduk.
Hdp’den
bazı kadınların-başta Figen’in (kadın ve eşitlik mücadelesi veren bir partiden
olmak üzerinden) çilem’i ziyaret etmesi normaldi. Ama aile istemediği, kadın
avukatlar ‘aman kamera sokmayın, sadece sohbet edin’ dediği halde oraya
kamerayla gitmek “mağdurum meşhurluğundan yararlanmak” değil midir. Bu konuda Figen’i eleştiriyorum. Amaç sadece
bir kadını ziyaret olmalıydı. Kimsenin duymasına gerek de yoktu ihtiyaç da yoktu.
Bu anlarda
binlerce kadın erkek şiddetine maruz . Kaçı isyan edebiliyor. 75 milyonluk
Türkiyede kaç kadın sığınağı var.
-Önce ki hafta Elazığ'da eski koca kapıyı kırıp kadının(Bircan B.) evine girdi.Kadın kendini savundu 12 bıçak darbesiyle adamı öldürdü(bu meşru müdafaa değilde ne)..Peki bu kadın bu kocadan niye ayrılmıştı. Ayrılınca kurtulabilmiş miydi..Siz sayın çemkiren beyler, kadının onunla evli iken gördüğü şiddete mani oldunuz mu??? Seyirci dahi değilsiniz bizzat suça ortaksınız beyler...-
***Çilem’in
bir de gayet düzgün bir erkek avukatı da vardı. O biraz gölgede kalmanın
tatsızlığını feminist avukatlara yansıtması şık olmaz. (aklıma da geldi adını
dahi bilmiyoruz diye) ama not düşelim, Çilem doğan ve kadın avukatlarının
gündeme gelmesi “biz”den –yani bunca yıldır mücadele veren feministlerden
kadınlardan ve sosyal medyada basın ve görsel medyada bunu duyurmamızdan
kaynaklı.. sahip çıkmamızdan. Feministler kadınlarla sadece kadın olduğu için
dayanışırlar….
Yoksa eğer orada olmasaydık..kamuya duyurmasaydık
Nevin gibi çilem'ide harcarlardı.
ERKEKLER
NİYE KORKUYOR.
Kendileriyle
yüzleş(m)iyorlar. Öldürdükleri milyonlarca(cadı katliamı,kadın katliamı) kadın
içinden üç beş kadının meşru müdaafasından
hele de bunun yargı tarafından kabul edilmesinden hiç hoşlanmadılar.
Çünkü kendilerinden korkuyorlar. Tarih boyu kadına yaptıklarından,
çocukluklarından itibaren kız çocuklarına yaptıklarından , aşağıladıklarından
korkuyorlar..korkuttukları tüm kadınlardan korkuyorlar…tecavüz ettiklerinden
taciz ettiklerinden korkuyorlar..Çevremizde pirü pak mış gibi gezen erkekler
aynı isyanla karşılaşmaktan korkuyorlar.
Şimdi
çocukluğumuzda bizi taciz eden erkeklerin adını söylesek erkeklik yerinden
oynar. Susturulduklarımızın binde biri
kayda geçse defter kalmaz.
Recep
Tayyip Erdoğan”şiddet erkeğin fıtratından”deyince deyince neden binlerce erkek
buna karşı yürümedi. “Yok böyle bir şey biz sistemden nemalanıyoruz, hizaya
getirmek için kadını dövüyoruz, kadını mülk biliyoruz”demediler.
Ben artık yazmayayım onlara sorun”kadının meşru müdaafasından” neden rahatsız oldular da, her gün 3 kadının öldürlmesinden
19 Haziran 2016 Pazar
sen demezsen demem
Eğer sen arayıp demezsen ki "gel"..ben arayıp demem "geleyim mi".
Çünkü senin zamanını almak istemem..çünkü sen bütün planlarını yaptıktan sonra arta kalan zamandan bana da ayırmak istersen söylerim..Sen demeden ben dersem seni" gel "demeye zorlamış olurum.
Demedim ..evdeyim... boşluğun çile, ilmek yumağını sarıyorum
Çünkü senin zamanını almak istemem..çünkü sen bütün planlarını yaptıktan sonra arta kalan zamandan bana da ayırmak istersen söylerim..Sen demeden ben dersem seni" gel "demeye zorlamış olurum.
Demedim ..evdeyim... boşluğun çile, ilmek yumağını sarıyorum
13 Haziran 2016 Pazartesi
Gitmek Türküsü
Hiç bir iş yapmak istemeyişim bir haftadır devam ediyor.
Bildim bileli gitmek istiyorum..
Ben çocukken köydeki evimize babam ablam yılda bir ziyarete gelirdi, bazen de abim...Sonra bizi o vadinin yalnızlığında bırakıp geldikleri yere giderlerdi. Hep belleğimin bir tarafında durur tahta kepenkli pencereden , kuzeyin karanlığında iyice siyahlaşmış ormana bakışım..
Dereli odanın bu camsız 2 tahta kanatlı penceresinden taflan ağacının dallarına, çıtırık ağacına sarılmış üzüm teveğinin ay ışığından düşen gölgesine bakardım.
Hiç ama hiç hatırlamıyorum evde annem nerede küçük abim, kardeşlerim...? yani belleğimde evin diğer odaları sessiz evde hiç bir kandil yanmıyor. ışık yok. ayın parıltısı var sonsuz göğün gecesinde...
Yani sevgili günlük işte köyde evimize birileri gelince akşamları ses olurdu..ışık yanardı..Onlar gidince karanlığa gömülmemek için pencereden bakar içimden ağlardım. Kendini sıkarak ağlamak nasıldır bilir misiniz. Boğulur gibi olursunuz ya öyle...
kaç yaşında mıydım..10..11.12.13...daha da küçük.
Şimdi o günlerden bana kalan bir yalnızlık var.Evde durmak istemiyorum.
Yan odada biri olmalı. Şurada hiç bir şey yapmasa da bizden , yani kötü olmayan bana ses olan biri olmalı....olunca iyi olur mu bilmiyorum. Ama böyle zamanlarda dışarıdan bana doğru bir ses gelince iyi oluyorum.
defalarca düşünüyorum nedir bu his.
bu da değil ...
geriye doğru koşuyorum o yılları aydınlatmak için ...çok karanlık ışık yetmiyor.
ve benim boş valizim -nereye kime olduğu belirsiz- hep gitmeye hazırlanıyor.
Bildim bileli gitmek istiyorum..
Ben çocukken köydeki evimize babam ablam yılda bir ziyarete gelirdi, bazen de abim...Sonra bizi o vadinin yalnızlığında bırakıp geldikleri yere giderlerdi. Hep belleğimin bir tarafında durur tahta kepenkli pencereden , kuzeyin karanlığında iyice siyahlaşmış ormana bakışım..
Dereli odanın bu camsız 2 tahta kanatlı penceresinden taflan ağacının dallarına, çıtırık ağacına sarılmış üzüm teveğinin ay ışığından düşen gölgesine bakardım.
Hiç ama hiç hatırlamıyorum evde annem nerede küçük abim, kardeşlerim...? yani belleğimde evin diğer odaları sessiz evde hiç bir kandil yanmıyor. ışık yok. ayın parıltısı var sonsuz göğün gecesinde...
Yani sevgili günlük işte köyde evimize birileri gelince akşamları ses olurdu..ışık yanardı..Onlar gidince karanlığa gömülmemek için pencereden bakar içimden ağlardım. Kendini sıkarak ağlamak nasıldır bilir misiniz. Boğulur gibi olursunuz ya öyle...
kaç yaşında mıydım..10..11.12.13...daha da küçük.
Şimdi o günlerden bana kalan bir yalnızlık var.Evde durmak istemiyorum.
Yan odada biri olmalı. Şurada hiç bir şey yapmasa da bizden , yani kötü olmayan bana ses olan biri olmalı....olunca iyi olur mu bilmiyorum. Ama böyle zamanlarda dışarıdan bana doğru bir ses gelince iyi oluyorum.
defalarca düşünüyorum nedir bu his.
bu da değil ...
geriye doğru koşuyorum o yılları aydınlatmak için ...çok karanlık ışık yetmiyor.
ve benim boş valizim -nereye kime olduğu belirsiz- hep gitmeye hazırlanıyor.
Babam anneme tecavüz etmiş (Elif'ler için)
Babam anneme tecavüz etmiş
Annem de babamı öldürmüş,
*
Beni doğurmak istememiş
Anlıyorum onu elbette
Bir tecavüz bebeğine bakmak
Kolay mı bu memlekette
*
Babam anneme tecavüz etmiş.
Annem masum ben de öyle
Ben adressizim bir yerlerde
O ise hapiste
*
artık o bakışlarınızı üstümden çekin,
Kime kızabilirim böyle doğduğum için
Tecavüz bebeği olmadığından,
Zaten kaç çocuk emin
7 Haziran 2016 Salı
Yine çok acı var..yine kötülük hesapları var
Bize düşen acı...gözyaşı..vah vah..
Binlerce polise yüzlerce askere onlarca istihbarata rağmen bir koca taşıt veznecilere gelip bomba patlatmış.
ölenler yaralananlar maddi manevi hasarlar.
Başkan çıkıp dedi ki, Bu savaş sonsuza kadar sürecek,önemli olan minimize etmek..
Evet sevgili Dünyalılar..bizim başkanın demokrasi barış yaşam hayali yok. İnsan hakları, adalet,hukuk ve barış öldürüldü. Dolaysıyla "bu öldürmeler ve ölmelerimiz sonuna kadar sürecekmiş...
Yazık ona tapanlara da..
Ve yine de başkan bir düşman işaret ediyor ve ölenlere" cennete gittiniz" diyerek kalanların gördüğüne değil duyduğuna inanmasını istiyor.
öyle de oluyor.
"Polise talimatı ben verdim,destan yazdılar" diyen de o idi.
Rozerin Çukur'un ölüsü 5 ay sonra yeni gömüldü.
İyi geceler yok bize
Binlerce polise yüzlerce askere onlarca istihbarata rağmen bir koca taşıt veznecilere gelip bomba patlatmış.
ölenler yaralananlar maddi manevi hasarlar.
Başkan çıkıp dedi ki, Bu savaş sonsuza kadar sürecek,önemli olan minimize etmek..
Evet sevgili Dünyalılar..bizim başkanın demokrasi barış yaşam hayali yok. İnsan hakları, adalet,hukuk ve barış öldürüldü. Dolaysıyla "bu öldürmeler ve ölmelerimiz sonuna kadar sürecekmiş...
Yazık ona tapanlara da..
Ve yine de başkan bir düşman işaret ediyor ve ölenlere" cennete gittiniz" diyerek kalanların gördüğüne değil duyduğuna inanmasını istiyor.
öyle de oluyor.
"Polise talimatı ben verdim,destan yazdılar" diyen de o idi.
Rozerin Çukur'un ölüsü 5 ay sonra yeni gömüldü.
İyi geceler yok bize
6 Haziran 2016 Pazartesi
Kadını Doğurmaya Zorlamak Cinayettir
2006 yılından beri Recep Tayyip adlı bir erkek, kadınlara "doğurun, 3 çocuk 5 çocuk yapın"deyip duruyor.
Baktı bu yetmedi, kürtajı "fiilen" yasakladı. Kadınların direnişine rağmen kanunen yasaklayamadığı için devlet hastanelerinde hekimleri kendi politikasına uygun davranmaya yöneltti..
Kadınların doğum kontrol yöntemlerine ulaşımı engelledi.
Ez kaza hamile kalan kadınların kürtaj olmasının önüne bin bir zorluk çıkardı. Doğurmak istemeyen kadın merdiven altına yönelmek zorunda bırakıldı. Ki işte bu zorlama sonucu hem kürtaj arttı..hem de kadınların sağlığı tehlikeye sokuldu.
Sebebi nedir, geçmişinde hangi trawma vardır bilinmez ama, Recep Tayyip adlı kişi bu günlerde yine o ayrımcı cinsiyetçi politikalarına bir yenisini ekledi.
"doğurmak istemeyen,evi çekip çevirmeyen kadın yarım kadındır" deyiverdi. Onun önünde rükuya duran erkekler "ev işini yapmak istemiyorum, bırak evi bok götürsün" diyen kadınlara şiddet uygulamaktan ,yarım kadın tam kadın muhabbetinden geri kalmayacaklardır.
özetle: bu adam cumhuriyet tarihinde en kadın düşmanı ,kadından nefret eden kişisidir.
O konuştukça kadına yönelik erkek şiddeti artmaktadır.
O bir azmettiricidir. O bir kadın düşmanıdır.
Bu suçlarının cezasını çekmelidir.
Baktı bu yetmedi, kürtajı "fiilen" yasakladı. Kadınların direnişine rağmen kanunen yasaklayamadığı için devlet hastanelerinde hekimleri kendi politikasına uygun davranmaya yöneltti..
Kadınların doğum kontrol yöntemlerine ulaşımı engelledi.
Ez kaza hamile kalan kadınların kürtaj olmasının önüne bin bir zorluk çıkardı. Doğurmak istemeyen kadın merdiven altına yönelmek zorunda bırakıldı. Ki işte bu zorlama sonucu hem kürtaj arttı..hem de kadınların sağlığı tehlikeye sokuldu.
Sebebi nedir, geçmişinde hangi trawma vardır bilinmez ama, Recep Tayyip adlı kişi bu günlerde yine o ayrımcı cinsiyetçi politikalarına bir yenisini ekledi.
"doğurmak istemeyen,evi çekip çevirmeyen kadın yarım kadındır" deyiverdi. Onun önünde rükuya duran erkekler "ev işini yapmak istemiyorum, bırak evi bok götürsün" diyen kadınlara şiddet uygulamaktan ,yarım kadın tam kadın muhabbetinden geri kalmayacaklardır.
özetle: bu adam cumhuriyet tarihinde en kadın düşmanı ,kadından nefret eden kişisidir.
O konuştukça kadına yönelik erkek şiddeti artmaktadır.
O bir azmettiricidir. O bir kadın düşmanıdır.
Bu suçlarının cezasını çekmelidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)