13 Haziran 2016 Pazartesi

Gitmek Türküsü

Hiç bir iş yapmak istemeyişim bir haftadır devam ediyor.
Bildim bileli gitmek istiyorum..
Ben çocukken köydeki evimize  babam ablam yılda bir ziyarete gelirdi, bazen de abim...Sonra bizi o vadinin yalnızlığında bırakıp geldikleri yere giderlerdi. Hep belleğimin bir tarafında durur tahta kepenkli pencereden , kuzeyin karanlığında iyice siyahlaşmış ormana bakışım..
  Dereli odanın bu camsız 2 tahta kanatlı penceresinden  taflan ağacının dallarına, çıtırık ağacına sarılmış üzüm teveğinin ay ışığından düşen  gölgesine bakardım.
   Hiç ama hiç hatırlamıyorum evde annem nerede küçük abim, kardeşlerim...? yani belleğimde evin diğer odaları sessiz evde hiç bir kandil yanmıyor. ışık yok.  ayın parıltısı var sonsuz göğün  gecesinde...
    Yani sevgili günlük işte  köyde evimize birileri gelince akşamları ses olurdu..ışık yanardı..Onlar gidince karanlığa gömülmemek için pencereden bakar içimden ağlardım. Kendini sıkarak ağlamak nasıldır bilir misiniz. Boğulur gibi olursunuz ya öyle...
    kaç yaşında mıydım..10..11.12.13...daha da küçük.
    Şimdi o günlerden bana kalan bir yalnızlık var.Evde durmak istemiyorum.
Yan odada biri olmalı. Şurada hiç bir şey yapmasa da bizden , yani kötü olmayan bana ses olan biri olmalı....olunca iyi olur mu bilmiyorum. Ama böyle zamanlarda dışarıdan bana doğru bir ses gelince iyi oluyorum.
    defalarca düşünüyorum nedir bu his.
    bu da değil ...
     geriye doğru koşuyorum o yılları aydınlatmak için ...çok karanlık ışık yetmiyor.

ve benim boş valizim -nereye kime olduğu belirsiz- hep gitmeye hazırlanıyor.
   
 

Hiç yorum yok: