Bir çiçek gördüm bugün rengi turuncu sarı kırmızı karışık, sanki onu görmem için oradaydı ve yaşamak kötü şeyleri örten güzellikleri görmek içindi.
11 Şubat 2017 Cumartesi
9 Şubat 2017 Perşembe
Bize bu kötü Günleri gösterenlere dua Ediyorum...
DUAYA BAŞLADIM.
Ben artık milliyetçi, militarist, anti feminist, heteroseksist, cinsiyetçi,ırkçı biriyim...Madem ülke bu ka küzel, bu ka demokratik, hukuk devletimiz var..... Barış diye, feminizm diye,insan hakları, anti ırkçılık, çoğulculuk, başka bir dünya mümkün vs vs diye diye .mok yemenin alemi yok.
Salı akşamından beri yatıp kalkıp yüce ruhlara ediyorum.
iyiki "Darbe Engellendi"
*..245 insan bedenini siber etti de, adları 15 temmuz şehitler(i)Köprüsü i harfi koyulmadan kamu binalarına verilse de yetmez. Ve elbetteki Adalaet VE kalkınma Partisi şürekası o şehitlere "bekaalarını" ömrü billah borçlu olsalar da , ben 686 sayılı Kanun hükmünde karartma (KHK)gecesinden sonra kim atılmış kim tutulmuş mincik minck listeleri telefon makinasından takip etsem de , varsın olsun "İYİ Kİ askeri DARBE ENGELLENDİ"diyorum.
Aksi halde:
*Barış olsun savaş olmasın" diyen yüzlerce akademisyen üniversitelerinde kıyıma uğrardı.
*Sosyal medyada iki düzgün eleştiri cümlesi kuran herkes derhal karakola çağrılırdı
*Darbe olsaydı fetullah ve ergenekonu eleştiren AHMET ŞIK hapse atılırdı.
*Darbe olsaydı mazallah HDP'nin yarısı eş başkanları dahl bütün kürt belediye başkanları derhal tutuklanırdı.
*Bütün aydınların demokratların, eğitim sen 'lilerin beli kırılırdı.
*KESK'na 12 Eylül döneminde DİSK'na yapılanların aynısını yapılırdı. "kökünüzü kazıcaaz"derlerdi valla..şeytan kulağına.
*Çoluk çocuk anne baba ihraç edilen vatandaşlar işsizler rakamlarına eklenirdi.
*Esnaf siftah yapamadan akşam olurdu
*peynir 25 lira, en kötü zeytin 15 lira, herkesin ucuza yemesi gereken portakal 5 lira olurdu.
Hükümet kendi medyasından hergün halka kendi yalanını doğru söyler. Acaip bir algı yönetimi hasıl olurdu..
Muhalifleri bütün TV kanalları,yayın kuruluşları ve1500den fazla dernek kapatılırdı.
500bin yeni işsiz ortaya çıkardı.
12 eylül 1402 akademisyen harcamıştı. Bu darbe olsaydı 4600 akademisyen ihraç edilirdi..
İyi ki darbe engellendi.
Göçek koyu, Datça , Ayvalık Cunda gibi güzelim doğa harikası koylarımız betona dönüştürülebilirdi..Biz gökdelenler arasında kalmış, duvarının dibindeki anılar ağacı kesilmiş gecekonducuk gibi olurduk.. Ben göz yaşlarına boğulurdum..
*Fetö'cüler darbe yapsaydı etö'cüler felç olurdu. allahıma şükürler olsun ki adalet demokrasi hukuk tıkır tıkır işliyor.
*Hukuk profösürü M. Kaboğlu bile üniversiteden atılırdı
*Yeni anayasa komisyonunda anayasa tek parti baskısıyla hazırlanır, tek taraflı meclisten geçirilir. Sonra bu anayasanın yapılış srecine, ve yasadaki maddelere karşı hayır diyenler dövülürdü...şükür şükür makam bakan hakan şükür iyi ki darbe olmadı.
* Ben sıradan şeyleri yazarken "hasbiş yazma başına bişi gelir" derlerdi. ne güzel bak özgür özgür yazıyorum..bunu 15 temmuzda darbenin engellenmesine borçluyum. kendi doğrularıma düşüncelerime haksızlığa karşı duruşuma değil..
* Darbe gerçekleşseydi, taciz, tecavüzler ve kadına yönelik erkek şiddeti artar tecavüzcüler serbest dolaşırdı..
*Düşmanına da yapılsa her haksızlığa karşı çıkanlar, iktidardan zulüm görürdü.
* Sanat, şiir, sinema , akıl yürütme, analiz yapma gibi yeteneklerimiz dumura uğrardı.
*Ekonomi dibe vurur..benzin, euro dolar yukarı doğru fırlardı
*Emekliler "enflasyon belimi büktü" diye ağlardı...
*Hükumet memura emekliye asgari ücretliye çay kaşığıyla zam verir kepçe ile onu geri alırdı.
Zozan Özgökçe gibi arkadaşlar " gözaltı süresi 30 gün, niye 90 gün değil, haydin yürüyelim" diye ironik tivit atınca "nereye yürüyorsun hemşerim" gel buraya diye karakolda sorgulanırdı. Zozan "kaynımgile yürüyordumı" der idi.
*Yasemin, Hatice, Esengül, Meral, Nadide,Nisan ve onlarca akademisyen öğrencilerinden koparılırdı. Yüzlerce eğitim-sen üyesi öğretmen milli eğitimden ihraç edilirdi.
*Eğer darbe olaydı milliyetçiler "dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar" marşını söyler darbeyi engelleyenlerle işbirliği yapardı.
* Ortalıkta sanal bir terörö merörö örgütünden bahsedilir. Her aydın demokrattan , barışcı akademisyene kadar, akpli olmayan her hemşire ebe öğretmene o örgütün propagandasını yapıyorsun denirdi. Ay iyi ki darbe olmadıda bu kötülükleri görmedik.
* savaşa karşı olmak suç olurdu.. allam allam nedir bu savaş kan diyenler gözaltı olur, ..asker gençler ölürdü...
* Trafik cinayetleri artar, Yollarda öfkeli insanlar bir brini yerdi.
*Futbol maçlarının erkek seyircileri yenilen tarafı kadın yerine koyar bekaret çağrışımlı bezlerle tribün şov yaparlardı. Ve darbe gerçekleşseydi -cinsiyetçilikten-kadını aşağılama suçundan- bu dangozlar hiç ceza almazlardı.
* Devlet ne kadar kamu malı varsa varlık fonuna aktarırdı. Varlık fonu referandum yollarına akardı.
* Daha önceleri de ettim ama , şu son KHK'dan sonra dua dozumu fena halde, ohal'de artırdım. gece yarına kadar elim havada yakarıyorum..ne olur bunları başımızdan alma..huzur içinde yaşayalım.
*
Güzel ülkem demokratik ülkem, iyi ki 15 temmuzda darbe engellendi..Aksi halde Başkanımız canla başla hepimizi TEKleştirir , ırk, dil, cins, din, ayrımı yapardı.. Kadın düşmanı olur bedenimize hayatımıza müdahale ederdi..
Artık "kadın katili, tecavüzcü, tacizci, kadın düşmanı erkekleri sevmeye karar verdim Hem koşullar eşitlikçi hem de erkekler hiiç cinsiyetçi değilmiş yeni anladım. .Başkanımız onların elinde değil, yazıktır, fıtratından öyle yapıyorlar "dedi. Bu hazreti kırmamı beklemiyorsunuz değil mi..
*Darbe engellenmeseydi ne bahçeliler ne perinçeklerin güzel yüzlerini göremezdik. Numan kutulamaz, ibrahim ince olurdu. Mazallah darbenin getirdiği iç kaosu bastırmak için derhal komşulara savaşa başlardık..şeytan kulağına...
** Ulunene'ler ve cadıların ruhu adına biliyoruz ki bu hükümet ve hükümetin yılmaz dürüst namuslu arkadaşları olmasa moku yemiştik..
o dünyada da bu dünyada da benden önce onları koru ve kolla..amin!
Ben böyle barışçı herkesi kapsayan, her temsilcimizin sözüyle, emeğiyle yapılan bir anayasaya nasıl HAYIR derim.
#Evet mi #Hayır mı şarkısını kapatıyorum. oyum buradan da anlaşılacağı gibi besbelli.. (parmak aşağı uçan kuş gülen kedi..)
Fonda CEM KARACA şarkısı çalıyor.."Bindik bi alamete gidiyoz KIYAMETE" haydeeee hayde...heyde heyde
Ben artık milliyetçi, militarist, anti feminist, heteroseksist, cinsiyetçi,ırkçı biriyim...Madem ülke bu ka küzel, bu ka demokratik, hukuk devletimiz var..... Barış diye, feminizm diye,insan hakları, anti ırkçılık, çoğulculuk, başka bir dünya mümkün vs vs diye diye .mok yemenin alemi yok.
Salı akşamından beri yatıp kalkıp yüce ruhlara ediyorum.
iyiki "Darbe Engellendi"
*..245 insan bedenini siber etti de, adları 15 temmuz şehitler(i)Köprüsü i harfi koyulmadan kamu binalarına verilse de yetmez. Ve elbetteki Adalaet VE kalkınma Partisi şürekası o şehitlere "bekaalarını" ömrü billah borçlu olsalar da , ben 686 sayılı Kanun hükmünde karartma (KHK)gecesinden sonra kim atılmış kim tutulmuş mincik minck listeleri telefon makinasından takip etsem de , varsın olsun "İYİ Kİ askeri DARBE ENGELLENDİ"diyorum.
Aksi halde:
*Barış olsun savaş olmasın" diyen yüzlerce akademisyen üniversitelerinde kıyıma uğrardı.
*Sosyal medyada iki düzgün eleştiri cümlesi kuran herkes derhal karakola çağrılırdı
*Darbe olsaydı fetullah ve ergenekonu eleştiren AHMET ŞIK hapse atılırdı.
*Darbe olsaydı mazallah HDP'nin yarısı eş başkanları dahl bütün kürt belediye başkanları derhal tutuklanırdı.
*Bütün aydınların demokratların, eğitim sen 'lilerin beli kırılırdı.
*KESK'na 12 Eylül döneminde DİSK'na yapılanların aynısını yapılırdı. "kökünüzü kazıcaaz"derlerdi valla..şeytan kulağına.
*Çoluk çocuk anne baba ihraç edilen vatandaşlar işsizler rakamlarına eklenirdi.
*Esnaf siftah yapamadan akşam olurdu
*peynir 25 lira, en kötü zeytin 15 lira, herkesin ucuza yemesi gereken portakal 5 lira olurdu.
Hükümet kendi medyasından hergün halka kendi yalanını doğru söyler. Acaip bir algı yönetimi hasıl olurdu..
Muhalifleri bütün TV kanalları,yayın kuruluşları ve1500den fazla dernek kapatılırdı.
500bin yeni işsiz ortaya çıkardı.
12 eylül 1402 akademisyen harcamıştı. Bu darbe olsaydı 4600 akademisyen ihraç edilirdi..
İyi ki darbe engellendi.
Göçek koyu, Datça , Ayvalık Cunda gibi güzelim doğa harikası koylarımız betona dönüştürülebilirdi..Biz gökdelenler arasında kalmış, duvarının dibindeki anılar ağacı kesilmiş gecekonducuk gibi olurduk.. Ben göz yaşlarına boğulurdum..
*Fetö'cüler darbe yapsaydı etö'cüler felç olurdu. allahıma şükürler olsun ki adalet demokrasi hukuk tıkır tıkır işliyor.
*Hukuk profösürü M. Kaboğlu bile üniversiteden atılırdı
*Yeni anayasa komisyonunda anayasa tek parti baskısıyla hazırlanır, tek taraflı meclisten geçirilir. Sonra bu anayasanın yapılış srecine, ve yasadaki maddelere karşı hayır diyenler dövülürdü...şükür şükür makam bakan hakan şükür iyi ki darbe olmadı.
* Ben sıradan şeyleri yazarken "hasbiş yazma başına bişi gelir" derlerdi. ne güzel bak özgür özgür yazıyorum..bunu 15 temmuzda darbenin engellenmesine borçluyum. kendi doğrularıma düşüncelerime haksızlığa karşı duruşuma değil..
* Darbe gerçekleşseydi, taciz, tecavüzler ve kadına yönelik erkek şiddeti artar tecavüzcüler serbest dolaşırdı..
*Düşmanına da yapılsa her haksızlığa karşı çıkanlar, iktidardan zulüm görürdü.
* Sanat, şiir, sinema , akıl yürütme, analiz yapma gibi yeteneklerimiz dumura uğrardı.
*Ekonomi dibe vurur..benzin, euro dolar yukarı doğru fırlardı
*Emekliler "enflasyon belimi büktü" diye ağlardı...
*Hükumet memura emekliye asgari ücretliye çay kaşığıyla zam verir kepçe ile onu geri alırdı.
Zozan Özgökçe gibi arkadaşlar " gözaltı süresi 30 gün, niye 90 gün değil, haydin yürüyelim" diye ironik tivit atınca "nereye yürüyorsun hemşerim" gel buraya diye karakolda sorgulanırdı. Zozan "kaynımgile yürüyordumı" der idi.
*Yasemin, Hatice, Esengül, Meral, Nadide,Nisan ve onlarca akademisyen öğrencilerinden koparılırdı. Yüzlerce eğitim-sen üyesi öğretmen milli eğitimden ihraç edilirdi.
*Eğer darbe olaydı milliyetçiler "dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar" marşını söyler darbeyi engelleyenlerle işbirliği yapardı.
* Ortalıkta sanal bir terörö merörö örgütünden bahsedilir. Her aydın demokrattan , barışcı akademisyene kadar, akpli olmayan her hemşire ebe öğretmene o örgütün propagandasını yapıyorsun denirdi. Ay iyi ki darbe olmadıda bu kötülükleri görmedik.
* savaşa karşı olmak suç olurdu.. allam allam nedir bu savaş kan diyenler gözaltı olur, ..asker gençler ölürdü...
* Trafik cinayetleri artar, Yollarda öfkeli insanlar bir brini yerdi.
*Futbol maçlarının erkek seyircileri yenilen tarafı kadın yerine koyar bekaret çağrışımlı bezlerle tribün şov yaparlardı. Ve darbe gerçekleşseydi -cinsiyetçilikten-kadını aşağılama suçundan- bu dangozlar hiç ceza almazlardı.
* Devlet ne kadar kamu malı varsa varlık fonuna aktarırdı. Varlık fonu referandum yollarına akardı.
* Daha önceleri de ettim ama , şu son KHK'dan sonra dua dozumu fena halde, ohal'de artırdım. gece yarına kadar elim havada yakarıyorum..ne olur bunları başımızdan alma..huzur içinde yaşayalım.
*
Güzel ülkem demokratik ülkem, iyi ki 15 temmuzda darbe engellendi..Aksi halde Başkanımız canla başla hepimizi TEKleştirir , ırk, dil, cins, din, ayrımı yapardı.. Kadın düşmanı olur bedenimize hayatımıza müdahale ederdi..
Artık "kadın katili, tecavüzcü, tacizci, kadın düşmanı erkekleri sevmeye karar verdim Hem koşullar eşitlikçi hem de erkekler hiiç cinsiyetçi değilmiş yeni anladım. .Başkanımız onların elinde değil, yazıktır, fıtratından öyle yapıyorlar "dedi. Bu hazreti kırmamı beklemiyorsunuz değil mi..
*Darbe engellenmeseydi ne bahçeliler ne perinçeklerin güzel yüzlerini göremezdik. Numan kutulamaz, ibrahim ince olurdu. Mazallah darbenin getirdiği iç kaosu bastırmak için derhal komşulara savaşa başlardık..şeytan kulağına...
** Ulunene'ler ve cadıların ruhu adına biliyoruz ki bu hükümet ve hükümetin yılmaz dürüst namuslu arkadaşları olmasa moku yemiştik..
o dünyada da bu dünyada da benden önce onları koru ve kolla..amin!
Ben böyle barışçı herkesi kapsayan, her temsilcimizin sözüyle, emeğiyle yapılan bir anayasaya nasıl HAYIR derim.
#Evet mi #Hayır mı şarkısını kapatıyorum. oyum buradan da anlaşılacağı gibi besbelli.. (parmak aşağı uçan kuş gülen kedi..)
Fonda CEM KARACA şarkısı çalıyor.."Bindik bi alamete gidiyoz KIYAMETE" haydeeee hayde...heyde heyde
7 Şubat 2017 Salı
Kadınlar için- rahatsız edilmeden- gezmek ne büyük özgürlük
Aslında Türkiye'de Avrupada olan tarihi yerler kentler ve güzelliklerden çok var. Fakat biz kadınların gezip görmesini engelleyen bir kötülükler dizgesi de var.
Kaldığımız otelde bizim gibi 2 kadın veya tek tek gezmeye gelmiş Arjantinli Kırgızistanlı hem cinslerimiz vardı..
Dubrovnike tepeden bakarken "anı Amasra gibi "görünüyor dedim. Ama amasranın içine girdiğinde aynı huzuru bulman imkansız. 2 kere gittim kalabalıktan deniz kenarına dizilmiş tıka basa otomobillerden amasra kalesine atılmış çöplerden ve hemen hepsi diskotekmiş gibi müzik çalan bakkaldan tuhafiyeciye kadar esnaf takımından Dubrovnik'te yok.
Hele de 2 kadın gezerken ardından takip eden erkek de yok. Dolayısıyla bu sakin kentler bu erkek engelini hissetmediğin kentler biz kadınlar için önemli seyahat merkezleri.
Mostar her şeye rağmen bir Avrupa şehri.Ama aklımız almasa da Hristiyanların yaşadığı yerlerden daha pis çöplü gürültülü ve erkekler daha çok bunu anlamıyor..ve kabul etmiyor....
Mesela Hırvat hükumeti tarihi yerleri aslına uygun korurken, Mostar'ın köprü ayagına o mimari bütünlüğü o dokuyu bozan bir yapı yapmışlar.
Kaldığımız otelde bizim gibi 2 kadın veya tek tek gezmeye gelmiş Arjantinli Kırgızistanlı hem cinslerimiz vardı..
Dubrovnike tepeden bakarken "anı Amasra gibi "görünüyor dedim. Ama amasranın içine girdiğinde aynı huzuru bulman imkansız. 2 kere gittim kalabalıktan deniz kenarına dizilmiş tıka basa otomobillerden amasra kalesine atılmış çöplerden ve hemen hepsi diskotekmiş gibi müzik çalan bakkaldan tuhafiyeciye kadar esnaf takımından Dubrovnik'te yok.
Hele de 2 kadın gezerken ardından takip eden erkek de yok. Dolayısıyla bu sakin kentler bu erkek engelini hissetmediğin kentler biz kadınlar için önemli seyahat merkezleri.
Mostar her şeye rağmen bir Avrupa şehri.Ama aklımız almasa da Hristiyanların yaşadığı yerlerden daha pis çöplü gürültülü ve erkekler daha çok bunu anlamıyor..ve kabul etmiyor....
Mesela Hırvat hükumeti tarihi yerleri aslına uygun korurken, Mostar'ın köprü ayagına o mimari bütünlüğü o dokuyu bozan bir yapı yapmışlar.
Fakat esas mesele neden buraya kondurulduğu.. Buradan çıkıp köprüye yürüdüğümüzde 6 basamaklı genişce bir merdivenden inince / kapı gibi ortasındaki tahta kırılmış bir mobilya artığı yerde yatıyor) hemen oradan sağ tarafta hediyelik eşya çarşısı başlıyor.
.Diğer taraf ise aynen korunmuş.köprünün hiristiyan mahallesi ayağına yanından geçerken kapsını kapattıkları 2 restoran kafe gibi bişi yapmışlar..veya mevcut yapıyı böyle dekore etmişler.
Ara sokaklar temiz ..yerlerde Arnavut kaldırımı dediğimiz taşlar...bu taşları her yerde severim. Şehir içinde asfalttan ne kadar hoşlanmıyorsam tam tersi bu tarz taş döşemeleri seviyorum.
Divan restorant diye bir yerde yemek yiyelim dedik. Mostar Dubrovnik'e göre ucuz. Fakat bu divan restoranın içinde sigara içiliyor. girmedik. Serin havaya rağmen dışarıda yedik..Orada yemek yediğimize o an kalkmadığımıza hala pişmanım. )bir tabak yemek siparis verseniz yeter çünkü tepeleme 2 kişilik geliyor.)Bu iyi tarafı..çöp ve sigara kötü tarafı..
artan yemeğimizi kedilere verdik.
Orada 5 kedi vardı beşininde gözünün önünde yara vardı. Belli ki rast gele büyüyorlar. Gözüne bir damla genta damlatan biri yok sanırım.
Dubrovnikten bir taksici bizi (3 kadın) 1000 kuno'ya Mostara götürebileceğini söyledi. Kabul ettik. Taksi sürücüsü Alyoja çok iyi ingilizce biliyor. Hırvatistanda ilk okuldan itibaren gayet iyi ingilizce dersi veriliyormuş. Türkiyede üniversite mezunları dahi ingilizce konuşamıyor..Ben hala what is tihis 'deyim.
Şakalar yapıldı. Tarihten kentlerden ordan burdan konuşuldu..Alyoja bir gram efendiliğini bozmadı. uygar düzgün good man.
Elbetteki Türkiyedeki kadar olmasa da mostarlılar da şu dereye çöp atmışlardı. Biz karyola kanepe sandalye buzdolabı dahil ya denize ya dereye atıyoruz...Onlar bir kaç naylon poşet pet şişe inşaat köpüğüyle yetinmişler:))
Burada osmanlı zamanında yapılmış bir cami var. şu görünen taş çatılı yapılara bakınca caminin oraya farklı şekilde sonradan konduğunu anlıyorsunuz. Safran boluya kaleden bakınca eski safranbolunun klise hamam kütüphanelerinin ortasına bizimkilerin bir cami yaptığını görürsünüz ya aynen öyle.
Tamam tabiki oraya cami yapalım ama neden o bütünlüğü bozarak..benzer taşlarla benzer renk ve bütünlükte olsa daha hoş olmaz mı..
BÜREK
Boşnak büreki. Alyoj' un bize börek ısmarlayacağını unutup divan da yemek yedik ya..pişmanlık ve börek.. bir gün sadece bürek yemeğe gitmeli mostara..
Pişirme şekilleri de farklı.Odun közü külünü fanus şeklinde örtülü börek tepsisinin üstüne koyuyorlar..
5 Şubat 2017 Pazar
Dubrovnik 29 ocak, 2 şubat 2017
Yeğenim, "birikmiş miles'leriyle ocak ayından önce yurt dışı bilet alması gerektiğini onunla seyahat edip etmeyeceğimi.." sorduğun da, emin değildim.
İstanbul için aylık akbil/ bilet alınsa daha çok sevinirdim. Halim o hal idi. Memleket toz duman.,hesabını soruyorlardı temiz bir nefes alsan..
Kime sorsam ya: ayol Dubrovnik nere hiç duymadım" ya da " aa çok harika" diyorlardı.
29 Ocak, yeşil pasaport ve bilet fotokpisi+ yurt dışı çıkış pulu elde 250 euro, har har pervane sesi dinleyerek THY ile uçuşa geçti..
Dubrovnik hava alanı şehre(grad dubrovnik) 19 km. Ve 6 euro (24lira)veriyorsun..
Sürücü nezaketli, trafik kurallarına harfiyyen uyum gösteriyor. Ve dubrovnik göründü..
İstanbul için aylık akbil/ bilet alınsa daha çok sevinirdim. Halim o hal idi. Memleket toz duman.,hesabını soruyorlardı temiz bir nefes alsan..
Kime sorsam ya: ayol Dubrovnik nere hiç duymadım" ya da " aa çok harika" diyorlardı.
29 Ocak, yeşil pasaport ve bilet fotokpisi+ yurt dışı çıkış pulu elde 250 euro, har har pervane sesi dinleyerek THY ile uçuşa geçti..
Dubrovnik hava alanı şehre(grad dubrovnik) 19 km. Ve 6 euro (24lira)veriyorsun..
Sürücü nezaketli, trafik kurallarına harfiyyen uyum gösteriyor. Ve dubrovnik göründü..
Tüm binaların çatısı kiremitli hemen hiç bir çimento görüntüsü olmayan fotoğraf..
Andio Otel sahibi eposta yoluyla ana kapının şifresini vermişti. tık tık tuşlar içeri girdik. Bizim kandıra taşı dediğimiz taştan yapılmış her bina duvarlar soğuğa karşı sıcak, sıcağa karşı serin tutucu.
Odalarda klima var.
fiyatlar 3 sezon için düzenlenmiş.Bizimki en ekonomik sezondan. sahip genç kadın sabah gelip kahvaltı veriyor..sonra otel sadece konuklara kalıyor..
Bu eski -kaleiçindeki- şehrin ortasında -sadece yayalar için- 3 şerit mermer yol her iki tarafında aynı taştan yapılmış binalar ve arasında ana yola paralel merdivenle çıkılan paralel yollar..
Sakin temiz nerdeyse -kış sezonu hiç kimse yaşamıyormuş gibi- duruyor. O koca binaların arka tarafında esas yola paralel yollara merdivenle çıktığında anlıyorsun ki barlar cafeler, sokağa atılmış masalar.....
Ana cadde üzerinde : pasta börek pizza satan dükkan var. yan sokaklardaki dükkandan 2 kat pahalı bir lokma börek. Biz bunu anlayana kadar kazığı yemiştik.
Neler farklı
*yaya çizgilerinde arabalar durup yayaya yol veriyor
*kimse klakson çalmıyor
*yerlerde çöp yok
*marketlerde naylon poşetleri parayla veriyorlar. Diğer yerlerde kağıt poşet var.(keşke Türkiye'de de öyle olsa her taraf poşet çöplüğüne dönmese)
*etrafta onlarca çekik gözlü turist dolaşıyor. Ne lafla ne elle ne gözle taciz eden- erkek- var. İşte Avrupa kadınlar için niye 'iyi' anlıyorsunuz. Tek başına kırgızistan'dan gelmiş bir genç kadın vardı aynı pansiyonda kalıyorduk. Ve biz 2 kadın.
yukarı çıkıp inişi çekmek
aşağıdan yukarıya çıkmadan önce
Ana cadde. Taşıt trafiğine kapalı
her kentin yük tepesi olur. Buraya teleferik var fakat şubat sonuna kadar işlemiyormuş.
Taksi sürücüsü değerli Alyoş bize sürpriz yaptı..
Saatte bir belediye otobüsünün geçtiğini öğrendğimiz yol üzerinden bari otostop yapalım dedik. Aman kimse durmadı. Bir çeşit yardımlaşma kültürü yok sanırsam. Veya herkesin olanağı yüksek olduğundan ( milli geliri en yüksek ülkelerden biri hırvatistan) yardımlık durumlar olmuyor demektir.
taksi mercedes durdu 70 kuno'ya bizi Pile'ye getirdi.(pile dubrovnik şehrine 5 km uzak adriyatik koyunda . )
Bir sütunun bir duvarın arkasında bir kafeye rastlamak minderlerinde ünlü erkek fotoğrafları..Kadın olsaydı onu fotoğraflardım ama yoktu
Yol kenarında bu (anıt gibi) mezara rastladık. genç ölmüş birine ait. Ama esasta nedir bilmiyorum.
Kentin sırtını yasladığı dağ gri taş görünümünde dağ ila kent arasında bir çamlık var . Şehirde helede eski tarihi grad dubrovnik'te neredeyse ağaç yok. Merdiven kenarlarında düzyol kenarındaki evlerin bahçelerinde bolca kauçuk ağaçları bu sene zor geçen kışda donmuşlar.
Portakal'a benzeyen, acı ufak meyveli ağaçlar mermer yolların,, taş binaların köşelerinde ayrı güzellikte...
Surun dışında ki ağaçların su çanakları geniş bırakılmış.
Düşündüm Türkiye'de Nemrut dağı, efes harabeleri, asklepion, apollon tapınağı, kapodokya, höyükler, truva, topkapı sarayı, Ayasofia, (didim,milet, bergama) Assos , mardin,Urfa.....
ve bu an aklıma gelmeyen onlarca tarihin gerilerinden bugüne kalmış varlıklarımızı...
Hırvatistan'da: Devlet tarafından gayet itina ile korunmuşlar, kendi alanları içinde tutulmuşlar,İnsanlar ötekini rahatsız etmiyor. Mesela kiliseye gidip klasik müzik konseri dinledik.
* Gürültü, çöp, dağınıklık yok.. ötekini özellikle kadınların dolaşmasının zorlaştırılmamış..
Türkiye'de güzelliklerin 5 katı var. fakat biz kadınların temiz gürültüsüz , erkekler rahatsız etmeden dolaşabilmesi neredeyse olanaksız.
Ve Türkiye'deki bunca tarih yıkılmış bozulmuş, yeni yapılarla kapatılmış...
neyse uzatmiim ben "bu kalın duvarların ardına, saklanmış şehirde çoook eski yıllarda - mutlaka zenginler yaşıyordur" diyerek dolaşırken , 2 katlı binalar, dar sokaklar, klise meydanları, opera meydanları, saat ve çan kulelerine bakarak" enterasan enterasan deyip durdum...
..yarın Mostar, kotor ve Budva ve de alyoş'la ilgili gözlemlerimi yazarım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)