5 Aralık 2022 Pazartesi

 


“KADINLAR BU OLAYDAN ZARAR GÖRMÜYOR” dedi .

Kasım ortasıydı, Gebze Adliyesinde 14 senedir süren (tecavüz davasının) yargıtaydan3.cü kez dönen duruşmasına katıldık.

Mahkeme heyeti(biri  hariç) önceki kararında direndi ve o pişkin herifin suçunu, bir cümle daha ilave ederek -yurt dışına çıkış yasağı- onayladı. Tecavüzcünün avukatı bu karara da 7gün içinde itiraz edecek ..aksi halde  “tutuklama kararı” belki 14 sene sonra işleme konacak. (Hukuk adalet varsa tabii)

Ooof off..bir daha of!!!!

O düşünmeyen beyin, bilmeyen ağzınızla “kadınlar tecavüzü tacizi  neden te o vakit  şikayet etmedi “diyorsunuz.   Hangi kadın dayanır bu adli, sürece, hangi kadın ömrünün 14 yılını bir tecavüzcünün tutuklanması için harcayabilir.

Bu kadın  “kadın dayanışmasıyla” harcadı  Ancak yolun başında geri dönebilirdi. .bu da erkeğin işine gelir...kadinin şikayet yollarını zorlastir, kapat,  erkeği değil kadını sucla, bu yapı karşısında dayanışmadan ,birbirimizin yanında ol(a)madan tecavüz davalar erkek lehine kapatilinıyor.  

Onlar  “bana bir şey olmadı” diye  o beyinlerini  sallayarak  geziyorlar (bir kadın “tecavüze maruz kalıp için dava açmak istediğimde, belgeler,kâğıtlar, mühürler için  tam 17 yere başvurdum ”demişti.  her masaya, her makama 17 defa tecavüze maruz kaldığını anlatmak zorunda bırakılmanın diğer adı, “HİÇ KİMSEYE ANLATMA,  SUS” demek değil midir.

.

Bak ne diyeceğim.

O duruşmada MOR CATI avukatı” bu tecavüzlerden,bu cinayetlerden kadınlar zarar görüyor”diye müdahillik istedi. E ne oldu. REDDEDİLDİ. Muhalefetin bütün  önergelerini reddedin iktidar gibiler.

RED SEBEBİ “kadınlar bir kadının tecavüze maruz kalmasından dolayı zarar görmüyor” muş.

Bir kadın öldürüldüğünde her kadının bir parçası ölür, Bir kadın cinsel şiddete maruz kaldığında her kadın bu önlenmeyen erkek şiddetin, caydırılmayan erkekliğin hışmına maruz kalır.

Nasıl zarar gördüğümüz o mahkeme salonunda o erkek egemenliğini içselleştirmiş ve her an üretenlere anlatmak mümkün olmuyor. Bir kitap dolusu karşıt fikrimizi o kafalara anlatsak bile yine de anlamazlar.

Bu anlamaz kafalar, bu şiddetle müsemma erkekliğe ve devletin kadına karşı tutumuna karşı her sene 25 Kasım Gecesi İstanbul Taksime ÇIKIP derdimizi anlatmak, bu sisteme karşı isyan etmek kaçınılmaz oluyor. Ancak devlet bu defa da üstümüze kolluk güçlerini salıyor (onca erkek polis arasında kadın olmaktan dolayı mağdur edilen, ayrımcılığa maruz kalan Kadın POLİSLER dahil)  erkek şiddetine mani olmak yerine ,belimizi kırmak, sesimizi kısmak istiyor.

Ve biz oraya gidemeyenlerin kalbinin orada attığı bütün kadınlar, gaza dumana boğulsa da , göz altına  alınsak ta, polis devlet şiddeti sırtımızda yara açıp, kolumuzu kırsa da, HİÇ bir şiddetleri bizi caydıramayacak. ÇÜNKÜ:  her gün en az 3ümüz öldürülüyoruz. Çünkü tecavüz, taciz, istismar kayıtlara bile geçirilmiyor.  Çünkü bir tecavüzcü 14 sene tutuklanmıyor. ÇÜNKÜ: sadece kadın olmak üzerinden ayrımcılığa maruz kalıyoruz. 

        KORKMUYOR MUSUNUZ diyor biri; onca erkek şiddetine karşı boşanıp  baba evine dönen, veya yeni bir hayat kurmaya çalışan kız kardeşimiz öldürülüyor. O ki öldürüleceğini bilerek) ki devlet bu güne kadar hiçbir kadını koruyamadı) o heriften kurtulmaya  çalışıyor. Kurtuluşu için öldürülmeyi göze alıyorken (keşke böyle olmasa)ben devletin gazından, polisinin copundan mı korkacağım. Velev ki korkuyorum ki ,ama bu korku  birlikte hareket ettikçe azalıp, isyana dönmez mi?

Hiç yorum yok: