28 Mayıs 2016 Cumartesi

E ben ne olacağım:((

Türkiye'de gürültü bir salgın hastalık gibi yayılıyor.
Marketlerin hemen hepsinde müşteriyi rahatsız eden, kimin hangi amaçla seçtiği belli olmayan bir müzik çalıyor. O kadar ki ,tam meyve reyonunda alacaklarımı seçiyorum tepemde hoparlörden gelen reklam ve dangur dungur müzik sesi dikkatimi dağıtıyor.
   Bir market -daha ucuz olduğu halde- gürültü ve tuhaf reklam nedeniyle ,belki daha uygardırlar diye Migros'a gittim. O da ne ,orada da müzik...
   Bir iki defa görevliye "hiç değilse sesini kıssanız, fondan gelse...vb"şeyler dedim.Gitti biraz kıstı ama tekrar eski seviyeye geldi.
   Market bakkal derken şimdi de benzin istasyonlarında müzik zorunlu olmuş. Allaam sen bana sabır ver.
-Minibüsler zaten  yolcuyu dat dat etmeden almıyor..Tavuk çağırır gibi geh geh bili bili..herifler klaksona basmadan taşıt kullanamıyor
-Otomobiller öyle, sürücü denyo, site içinde bile daaat !!
Anladık Türkiye'de sürücüler klakson çalmadan araba kullanamıyor..Gürültü felaket gibi..
2002 yılları başında AKPliler iktidara geldiğinde ,seyyar satıcıdan,hurdacıya, korna sesinden naraya kadar çevreyi rahatsız eden gütültüye karşı yasa yönetmelik çıkardı..Biz de uygar bir yaşam için umutlandık..E ne oldu, Bıraktım gürültüyle mücadele etmelerini, kendileri bir numaralı gürültücü oldular..

Sünnet, Düğün, Asker konvoyları olmayan, Sürücülerin korna çalmadan araba kullanabildiği, piknik yerlerinde herkesin arabasının radyosunu ayrı ayrı açıp ortamı katletmediği bir yer var mı...Yani birinin ötekine haksızlık etmemek için çabaladığı uygar bir kentimiz var mı?
   Yok mu?
   Bir tane de mi Yok.
   E ben ne olacağım:((

Hiç yorum yok: