18 Mayıs 2016 Çarşamba

Şapada şupada, erkek engeli olmasa

Su, ağaç helede su başlarındaki ağaçlar bana iyi gelir. İlk yaşadığımız toprağın örtüsüyle bedenimizin bir uyumu olmalı. Sadece otları, suları,ağaçları çiçekleri için doğduğum köye gitmek istemek, ama orada bıktığım şeyi yapmak zorunda kalmadan 3 gün bile yaşayamamak. Nedir o derseniz ,kuşağım ve benden daha büyüklerimin sorgusu daha seni ilk gördüğü anda başlar..Merhaba hoşgeldin demek yetmez.. -nerdesin -ne yaptın -niye evlenmedin -senin için o -bu -şu ...... Hiç konuşmadan sadece orda olmak ..havadan sudan meyvelerden fındıktan taflandan konuşmak... Bu benim memleketimde mümkün değil ve benim konuşmaya hiç mecalim yok...istersem kendim konuşurum. Bu aslında Türkiye'de mümkün değil. Yeni bir eve taşınmak yeni bir mahalleye gitmek sadece bu saçma sapan sorgulamalar yüzünden işkence gibi oluyor.. Çoğu kez sokağa çıkmak da... Fotoğraftaki yerde erkekler anırarak böğürerek suya atlıyor donlarıyla kayalarda güneşleniyordu. Kadınların bazıları ise uzun etekleriyle kenarda oturmuşlar sadece suya bakıyorlardı..ben de öyle. Bir gölete, bir akar suyun göle dönüştüğü serin sulara ben dahil bütün kadınlar girip serinleyebilriz, yüzebilriz.. şapada şupada oynayabiliriz...ama erkek engeli var.o anda erkek yoksa dolayımlı- kadınlar üzerinden-erkek engeli var. Çocukluğumuzda bize suya girmek yasaktı ayıptı, ez kaza suya donca girsen de- deli diyorlardı..kepazesin diyorlardı. Zaten o pislik egemen erkekler, erkek çocuklar dahil- yüzünden girmemiz engelleniyordu. Alacaklıyım senden her özgürlüğümüzü engelleyen, her şeyimize el koyan sistem

Hiç yorum yok: